Blog Listem

27 Haziran 2011 Pazartesi


Bilemezsin,

Sana verecek bir armağanı ne çok aradığımı.

Hiçbirşey içime sinmedi.

Altın madenine altın sunmanın ne anlamı var.

Ya da okyanusa su.

Düşündüğüm her şey

Doğu'ya baharat götürmek gibiydi.

Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok,

çünkü Sen zaten bunlara sahipsin.

O yüzden Sana bir ayna getirdim.


Kendine bak ve beni hatırla.


Mevlana

20 Haziran 2011 Pazartesi

ALTIN ÖĞÜTLER
Ünlü yaşam koçunun daha iyi bir yaşam için önerdiği altın öğütlerden bazıları şöyle:
Sinmeyin, geçiştirmeyin. Canınızı sıkan bir şey olduğunda bunu anında ifade etme alışkanlığını edinin.
Standartlarınızı yükseltin.
Her gün yapmak için can atacağınız küçük de olsa projeler geliştirin.
Yeni bir şey istiyorsanız, öncelikle eskisini tasfiye edin. Örneğin, yeni giysiler istiyorsanız, giysi dolabınızı temizleyin.
Yaşamınızdan dağınıklığı çıkarın, dağınıklıktan kurtulmak olağanüstü sağaltıcıdır. Bir hafta boyunca her gün yarım saatinizi, en fazla bir saatinizi atılacak şeyleri toparlamaya ayırın.
Hayatınızı sadeleştirin. Zamanınızı ve enerjinizi nasıl kullanacağınız konusunda aşırı ölçüde seçici olmanız, güçlü bir teşviktir.
Bir temizlikçi tutun. Her şeyi kendiniz yapmaktan vazgeçin ve mümkün olduğunca başkalarını görevlendirin.
Adres defterinizi güncelleyin. Birlikte olmaktan zevk almadığınız kimselerle vakit geçirmeyin.
Evinizde ve işyerinizde Feng Shui uygulayın.
Para kaçaklarını giderin, para diyetine başlayın, borçlarınızı ödeyin.
Hak ettiğinizi kazanın. Ortamalanın üzerinde alıyor olsanız bile ücret artışı istemekten çekinmeyin.
Bir tasarruf hesabı açın ve gelirinizin yüzde 20’sini biriktirin.
Evinizi ve kendinizi sigortalattırın.
Enerjinizi tüketen televizyonunuzu kapatın.
Her defasında bir iş yapın. On şey birden yapmaya çalışarak ortalıkta koşuşturmak verimlilik getirmez.
Yapmanız gerekeni hemen yapın. İşinizi tam yapın.
Yapmaktan hoşlandığınız şeyi yapmak için kendinize bir gece ayırın.
Özür dileyin, yaptığınız hatayı düzeltin ve her şeyin ötesinde kendinizi bağışlayın.
Özel arkadaşlarınızdan oluşan güçlü bir ağ kurun.
Güzel armağanlar verin.
Sizin için bir şeyler yapan insanlara teşekkür edin.
Hayallerinizi ve değerlerinizi sıralayın.
Sezgilerinizin size yol göstermesine izin verin.
İşleri başkalarına devretme sanatında ustalaşın.
Telefona söz geçirin. Görüşmelerinize 10 dakika sınırı koyun.
Dedikoduya son verin, her şeyinizi anlatmayın, derinlemesine dinleyin.
Yakınmaları ricaya, iltifatları takdire dönüştürün.
İnsanları değiştirmeye çalışmaktan vazgeçin.
Size yakışanı giyin.
Canınızı sıkan bedensel kusurlarınızdan kurtulun.
Masaj yaptırın.
Kendinizi güzellikle ve lüksle kuşatın.
Kendinize yatırım yapın.

18 Haziran 2011 Cumartesi



Yemek de boş içmek de,
Hatta yeri gelmeden sevişmek de.

Tam zamanında öpmelisin mesela güzel gözlünü,
Tam zamanında söylemelisin sevdiğini
Gözlerinin içine baka baka.

Bisikletinin gidonunu
Tam zamanında çevirmelisin
Düşmemek için;
Tam zamanında frene basmalı,
Tam zamanında yola koyulmalısın.

Tam zamanında okşamalısın basını
O üzüm gözlü çocuğun
Hıçkırıklar tam dizilmişken boğazına,
Tam ağlamak üzereyken.

Tam zamanında koymalısın elini omzuna
En sevdiğin dostunun babası öldüğünde.

Tam zamanında tutmalısın düşerken
Üç yaşındaki sehpaya tutunan çocuğu.

Tam zamanında acımalı yüreğin
Afyon'da Hasan Ağabey' in evi yıkılınca başına
Evsiz kalınca çoluk çocuk
Ki uzatasın elini bir parça.

Tam zamanında açmalısın kapını
Hayatına girmek isteyenlere.
Tam zamanında çıkarmalısın
Sevginden şımarmaya başlayanları.

Tam zamanında affetmelisin kardeşini
Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını
Seni gecenin üçünde arayıp da
Kafasının iyi olduğunu söylediğinde.

Tam zamanında öğretmelisin oğluna
Gerekiyorsa yumruk atmayı
Tam burnunun üstüne
Tiksinmeden pisliğinden,
Yukarı mahallenin sümüklü bebesi
Misketlerini zorla almaya çalışırsa.

Tam zamanında bağırmalısın
Acıyınca bir yerin.
Tam zamanında gülmelisin
Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde.

Tam zamanında yatmalısın
Yola çıkacaksan ertesi gün
Ve arabayı kullanan sensen
Sana emanetse çoluk çocuk
Ve kendin.

Tam zamanında bırakmalısın içmeyi
Son kadeh bozacaksa seni
Ve üzeceksen birilerini
Ertesi gün hatırlamayacaksan.

Tam zamanında ayrılmalısın misafirliklerden.
Tam zamanında konuşmalı
Tam zamanında şarkı söylemeli
Tam zamanında susmalısın.

Tam zamanında terk etmelisin gerekiyorsa
Annenin babanın evini,
Tam zamanında başka bir şehre gidip
Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın.
Tam zamanında dönmelisin memleketine.

Tam zamanında için titremeli,
Tam zamanında âşık olmalı
Deli gibi sevmelisin güzel gözlünü.

Tam zamanında toplamalısın oltanı
Belki de seni şampiyon yapacak
En büyük balığı kaçırmadan.
Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli
Tam zamanında ölmelisin
Iskalamak istemiyorsan hayatı.

Haydi, şimdi kalk bakalım
Silkin şöyle bir
At üzerinden hayatın yorgunluğunu,
Vakit zannettiğinden daha az
Haydi, kalk bakalım,
Şimdi YAŞAMAK ZAMANI.
                                Can YÜCEL


Kıtaların Aşkı: İSTANBUL
Üç büyük imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul'un tarihi alanları, 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine alınmıştır.
2.500 yılı aşan bir tarihe sahip olan İstanbul, üç tarafını Marmara Denizi, Boğaziçi ve Halic'in sardığı bir yarımada üzerinde yer alır.
istanbul Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları olmak üzere 3 dünya İmparatorluğuna başkent olmuştur.1600 yılı aşan bir süre boyunca 120'den fazla İmparator ve sultan burada hüküm sürmüştür. İstanbul, dünyada bu özelliğe sahip olan tek şehirdir.
Dünyada İki kıta üzerine kurulu tek şehir olan İstanbul'un tarihi alanları dört ana bölgeden oluşmaktadır: Arkeoloji Parkı (Sultanahmet ve çevresi), Süleymaniye Camisi, Zeyrek Camisi Ne çevredeki Koruma Altındaki Bölgeler ve İstanbul Kent Surları.
istanbul, cami, kilise ve sinagogların yan yana yaşayabildiği ve adeta kardeşliklerini Han ettikleri kutsal bir şehirdir, istanbul Osmanlı'dan günümüze kalmış farklı mimari üslupların benzersiz örneği sarayları, köşkleri ve anıtsal yapıları İle de tanınmaktadır. Dolmabahçe Sarayı, Tophane Cami, Cenevizlilerden kalma Galata Kulesi, Sultanahmet Camii, Ayasofya ve Ayasofya'nın benzersiz mozaikleri, Osmanlı İmparatorluğunun devlet yönetim merkezi Topkapı Sarayı, Haliç sırtlarında yükselen Mimar Sinan'ın başyapıtı Süleymaniye Camii, tarihi Kapalı Çarşısı, Yerebatan Sarnıcı, Surları, Ahşap Evleri, Aya irininin kubbelerinde süzülen melodileri İstanbul'u bir tarih ve kültür başkenti yapar.

İstanbul'un tarihi yerlerinden olan Ayasofya Müzesi'nin yapımı M.S. 537 yılında tamamlanmıştır. Bir katedral olarak yapılan bina, yaklaşık 1.000 yıl boyunca Hıristiyanlık dini için önemli bir merkez olmuştur. İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethi Ne kilise camiye dönüştürülmüştür. Günümüzde müze olarak kullanılan yapının İnşasında 10.000 İşçinin çalıştığı ve bir servet harcandığı bilinmektedir.
Ayasofya'nın tam karşısında bulunan Sultanahmet Cami'nin en önemli özelliği İse 6 minare ile inşa edilen tek cami olmasıdır. 260'dan fazla penceresi olan cami 20.000'inin üzerinde İznik çinileri ile süslüdür.

Dünyaca ünlü 86 kıratlık kaşıkçı elmasının da yer aldığı Topkapı Sarayı 380 yıl boyunca Osmanlılara yönetim merkezliği yapmıştır. Günümüzde müze haline getirilen sarayda birbirinden eşsiz eserler sergilenmekte ve imparatorluğun ihtişamlı dönemini günümüze taşımaktadır.

527-567 yılları arasında civardaki saraylara su sağlamak için I. Justinyen tarafından yapılan Yerebatan Sarnıcı, Arkeoloji parkı içerisinde yer almaktadır. Sarnıcın içerisinde Yunan mitolojisinde kendisine bakanları taşa çevirme gücüne sahip olduğu kabul edilen Medusa kafası ziyaretçilerden büyük ilgi görmektedir.
İstanbul Tarihi Alanlarının önemli bir parçası olan, Zeyrek ve Süleymaniye'de bulunan yüzlerce konak ve ahşap ev günümüze kadar ayakta kalmayı başarmıştır.

istanbul tarihi ve doğal güzellikleri ile pek çok sanatçıya ilham kaynağı olmuştur. İstanbul'a dair sayısız şiir yazılmış ve şarkılar bestelenmiştir. Tarihi ve kültürel zenginliği ile büyüleyici bir güzelliğe sahip olan İstanbul, kıtaların büyük aşkına tanıklık etmek isteyenleri bekliyor.


Gülmek; “SAF” denme riskini göze almaktır.Ağlamak ise; “DUYGUSAL” görünme riskini… Birine yakınlaşmak; “KENDİNİ KAPTIRMA” riskini, Duygularını açmak; “KENDİNİ ORTAYA KOYMA” riskini,Hayalleri ve düşünceleri sergilemek ise;“ONLARI BAŞKASINA KAPTIRMA” riskini göze almaktır.Sevmek; “KARŞILIK GÖREMEME” riskini…Yaşamak ise; “ÖLME” riskini göze almaktır.Umutlanmak; “HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMA” riskini Çabalamak ise; “BAŞARISIZ OLMA” riskini göze almaktır…Ama riskler yaşanmalıdır çünkü  hayatımızın en büyük riski hiç risk almamaktır. Hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden korunabilir ama büyüyemez, sevemez, değişemez, hissedemez, öğrenemez. Garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken, bedelini; özgürlüğünü kaybederek öder. Sadece;  riski göze alabilen kişi hürdür.                                                                                                                    Leo F.Buscaglia