Blog Listem

30 Ocak 2012 Pazartesi

Atsushi Miyazaki

’ye teşekkürlerimizle… Van’da hayatını kaybeden Japon doktor iş başvurusunda insani yardım yolu ile dünya barışına katkıda bulunmak istediğini belirtmiş. Tek yapabileceğimiz anısı önünde şükran ile eğilip, acılı ailesine duygularımızı anlatan bir e-posta göndermek olabilir diye düşündük arkadaşlarımla. Aşağıdaki mektubu kaleme aldım. Şu adrese gönderebilirsiniz: aarj@aarjapan.gr.jp Yukie OSA Chairperson of AAR JAPAN Ms. OSA, We regret deeply the loss of AAR JAPAN’s staff, Atsushi MIYAZAKI. His kindness, willingness to help people in need and his resolve to help peace on earth through his endeavors will always be remembered with gratitude on our part. His memory will stand as an example of how we, as human beings, should always unite as one not only in times of peril and hardship but also in times of peace and prosperity. With your kind assistance, we would like to extend his family our deepest condolences and heartfelt prayers. May his soul rest in peace. İsminiz…. Teşekkürler.

Google'ın 'yeni sözleşme' tuzağı

Google'ın 'yeni sözleşme' tuzağı
1 Mart'tan itibaren gizlilik politikasını değiştirecek olan Google, kişisel bilgilerin kullanım hakkının kendine devrini mecburi tutacak.

ntvmsnbc
İSTANBUL - İnternet devi Google, 1 Mart tarihinden itibaren 'gizilik politikası'nda yeni bir döneme geçiyor. Bununla ilgili süreci başlatan şirket Google'ın ücretsiz servislerinden yararlanan kullanıcıların yenilenen sözleşmeyi onaylayarak bu hizmetleri kullanması şartını getiriyor.

Burada kullanıcıya herhangi bir seçenek sunmayan şirket, açık bir dille sözleşmeyi kabul etmeyenlerin servisi kullanamayacağını ifade ediyor. Bununla ilgili bildirimlere başlayan Google, hedefini 'gizlilik politikalarını sadeleştirmek' olarak açıklıyor. Şirket bu yolla onlarca farklı servisini tek bir sözleşme altında topluyor. Daha önce her bir servis için farklı sözleşme imzalanma karmaşasının ortadan kaldırıldığı belirtiliyor.

PEK ÇOK SORU İŞARETİ VAR
Milliyet'in haberine göre, tüm bunlara karşılık bu servisleri kullanmak isteyenlerin online platformda altına imza atarak kabul ettiği şartların detaylarına bakıldığında 'mahremiyet' ve 'bilgi transferi' ayağındaki maddeler dikkat çekiyor. Toplanan bilgilerin geniş bir alana yayılıyor olması, bu verilerin ne zaman ve nerelerde kullanılacağının açıkça belirtilmemesi pek çok soru işaretini de beraberinde getiriyor.

Bu değişikliğin ardından gelen yorumlar başta Amerika ve Avrupa bölgesinde olmak üzere Google'ın kanun koyucu kurumlar ile başının belaya gireceğine işaret ediyor. İçinde Türkiye'nin de bulunduğu pek çok ülkenin yerel tarafta bu sözleşmeye karşı alacağı tavır merak konusu.

60 FARKLI SÖZLEŞME TEK METİNDE BİRLEŞTİ
Google'ın 'arama' dahil servislerinden herhangi birini kullanıyor olanları bu yeni sözleşme bağlıyor. Şirket gizlilik politikası tarafında 60'a yakın sözleşmeyi birleştirerek tek bir metin altında birleştiriyor, İşte bu servislerden bazıları...

* e-posta için Gmail

* Online dökümanlar için GDocs

* Video için YouTube

* Harita için Google Maps

* Arkadaşlık için Google Plus

* Online günlük için Blogger

* Anlık sohbet için GTalk

* Tarayıcı tarafında Chrome

CEP'TEN KİMİ ARADIĞIMIZI NE YAPACAK?
Google yeni dönemde kullanıcının pek çok bilgisini bilgisayara, cep telefonuna, tablet PC'ye otomatik olarak yerleştirdiği programlar yoluyla toplayacak, bunları sunucularında depolayacak ve çeşitli amaçlar için kullanıyor olacak.

Örneğin Google, cep telefonundan kendi servisine erişim sağlayan bir kullanıcının bırakın internette yaptığı arama sorgularını, cep telefonu numarası, çağrı yapan tarafın numarası, yönlendirilen numaralar, çağrıların tarihi ve saati, çağrıların süresi ile SMS bilgileri de kayıt altına alınıp, depolayacak.

'ÇEREZ' ATIP BİLGİ ÇEKİYOR
Google bilgi toplamak ve depolamak için çeşitli teknolojilerden yararlanıyor. Bu durum şu anlama geliyor: Bilgisayarınıza, telefonunuza minik bir program (çerez, tanımlayıcı) yükleyeceğim ve onun üzerinden sizinle ilgili bilgileri merkeze çekeceğim. Toplanan tüm bu bilgileri kullanma hakkına da sahip olacağım.

Google ayrıca, belirli bir servisteki kişisel bilgileri, diğer Google hizmetlerindeki bilgilerle (kişisel bilgileriniz de dahil) birleştirebileceğini de kullanıcıya kabul ettiriyor.

'TOPLUYORUZ ÇÜNKÜ...'
Google bu yapıya geçişle birlikte kullanıcıların karşısına onu çok daha yakından tanıyan bir şirket olarak çıkmayı vaat ediyor. Şirket bu yöntemle birlikte arama sonuçlarında, ekrana gelen reklamlarda kullanıcının ilgi alanına göre hızlı sonuç çıkaracağını belirtiyor.

NEREDEYİM BİLECEK!
Google konum (bulunulan yer) bilgileri etkin olan bir Google servisi kullanıldığında, mobil cihazın gönderdiği GPS sinyalleri üzerinden bilgi toplayıp, bunları işleyebilecek. Şirket bunun yanı sıra cihazdaki kablosuz erişim noktaları ve baz istasyonları üzerinden de konum bilgisi çekebileceğini belirtiyor.
Bu e-posta, Turkcell BlackBerry ile gönderilmiştir.

28 Ocak 2012 Cumartesi

Nasreddin Hoca Fıkraları

Bir gün Nasreddin Hocanın eşeği çalınmış. Can sıkıntısı içinde durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış. Birisi : -Hocam demiş niye ahırın kapısına iyi bir kilit takmadın sanki? Bir başkası: -Evine hırsız giriyor da senin nasıl haberin olmuyor? diye konuşmuş. Bir diğeri de : -Hocam demiş, kusura bakma ama eşeğin çalınmasına en büyük sebep yine sensin. Çünkü doğru dürüst bir ahırın bile yok. Nerden baksan dökülüyor. Hoca kızmış: -Yahu demiş, iyi güzel de kabahatin hepsi benim mi? Hırsızın hiç mi suçu yok?

27 Ocak 2012 Cuma

Gorunmezlik gercek oluyor

Görünmezlik artık hayal değil
Bilim insanları ilk kez görünmezlik pelerini kullanarak üç boyutlu bir nesneyi görünmez hale getirdi. Yapılan deney "New Journal of Physics" adlı bilim dergisinde yayımlandı.

2000 yapımı 'Hollow Man' filminde görünmez olmayı başaran bir bilim adamının hikayesi anlatılıyordu.
DW Türkçe
İSTANBUL - Teksas Üniversitesi'nden bilim insanları 18 santimetre büyüklüğündeki silindir biçimindeki bir boruyu plazmonik meta madde kullanarak görünmez hale getirdiler. Ancak deneyin görünür ışık değil, mikro dalga alanında sonuç verdiği de belirtildi.

Dünya çapında sayısız bilim insanı, nesneleri görünmez hale getirebilmek için farklı görünmezlik pelerinleri üzerinde çalışıyor. Bu deneylerin büyük çoğunluğunda negatif kırılma indisine sahip yapay maddeler kullanılıyor. Bu meta maddeler yoluyla nesnenin etrafındaki ışık kırılıyor. Bu yolla araştırmacılar iki boyutlu nesneleri görünmez hale getirmeyi başarmıştı. Aynı şeyin üç boyutlu nesnelerde de yapılabileceği şimdiye kadar sadece teorik olarak kanıtlanmıştı.

YENİ BİR TEKNİK
Teksas Üniversitesi'nden bilim insanları ise farklı bir yöntem geliştirdiler. Işığın dağılımında kendine özgü niteliklere sahip olan plazmonik meta maddeler kullandılar. Bu maddeler günlük yaşamdaki maddelerin tam tersi şekilde ışığın yolunu değiştiriyor. "New Journal of Physics" adlı dergiyi yayımlayan İngiliz Fizik Enstitüsü'nden (IoP) Prof. Andrea Alu "Görünmezlik peleriniyle cismin dağıtım alanları örtüştüğünde birbirlerini karşılıklı olarak söndürüyorlar" şeklinde konuştu.

Bu yöntemle fizikçiler silindiri 3,1 megahertz büyüklüğündeki frekansa sahip mikrodalgalar için görünmez hale getirebildi. Araştırmacılar nesneye hangi açıdan bakılırsa bakılsın deneyin tam bir başarı ile sonuçlandığını vurguluyor. Prof. Alu "Prensipte bu teknik, görülebilir ışık için de kullanılabilir. Ancak görünmez kılınabilecek nesnenin büyüklüğü ışığın dalga boyuna bağlı" diye konuştu.


Görünür ışık, mikrodalgalara göre çok daha kısa bir dalga boyuna sahip olduğu için bu yolla sadece metrenin milyonda biri büyüklüğündeki (mikrometre) nesneler görünmez hale getirilebiliyor.
Bu e-posta, Turkcell BlackBerry ile gönderilmiştir.

26 Ocak 2012 Perşembe

Sosyal medyada ticari başarının anahtarı

25 Ocak 2012 Çarşamba

İncir Hakkında

M.Ö. 484 yılında Herodotos tarafından yazılan kaynak, Anadolu'da incir kültürünün insanlık kültürü kadar eski olduğunu, kültür meyveleri içinde, en eski gelişme tarihine sahip meyvenin incir meyvesi olduğunu bildirmektedir. İncir, eski Yunan ve Mısır Uygarlıklarında verimlilik sembolü olarak kabul edilmektedir. Eski Yunanlılarda incir yapraklarının "onur verici bir hediye" olarak kabul edilmesi, olimpiyatlarda kazanan atletlere yemeleri için incir meyvesi verilmesi ve başlarına incir yaprağından örülmüş taç giydirilmesi, incir ağacının aşırı doğurganlık anlamına gelmesi, incir kültürünün daha temiz bir ahlakın yol göstericisi olarak belirlenmesi, bunun bir örneğidir. Herodotos'a göre; kuru incir Lydia 'da yaşamın on temel nimetlerinden sayılmaktadır. O kadar ki, "Perslerin yiyecek incirleri olmadığı" söylenerek kralın Perslerle savaştan vazgeçmesinde araç olarak kullanılmıştır. Yunan mitolojisinde; incir meyvesine "daha soylu ve daha medeni bir hayatın başlangıcı" gözüyle bakıldığından söz edilmektedir. Efsaneye göre tanrıça Demeter, kendisini konuk severlikle ağırlayan Phytalos'a hemen oracıkta yarattığı bir incir ağacını armağan etmiştir ve gezgin Pausanias, kahramanın mezar taşında şunları okumuştur. Burası, bir zamanlar kahraman Phytalos'un yüce Demeter'i, konukseverlikle ağırladığı yerdir ve Tanrıça ilkin burada, İnsanoğlunun kutsal incir dediği meyveyi yaratmıştır. O gün bu gündür, Phytalos soyunun asla tükenmeyen onurunu süsler. Mitolojideki bir başka efsaneye göre, Atinalıların topraklarının verdiği bu ürünle gurur duydukları, Kralın "incirlerin yetiştiği ülkeyi henüz fethetmediğini ve inciri yerli halktan vergi olarak almak yerine, hala dışarıdan satın aldığını hatırlaması için, her öğle yemeğinde öğüne Attika incirlerinden koydurtması" ile açıkladığı belirtilmektedir. İncir ağacı hakkında sadece Yunan mitolojisi değil, Roma mitolojisi de örnekler sunmaktadır. Romanın efsanevi kurucuları Remus ve Romulus'un, "meyveleri yerlere kadar sarkan incir ağacı altında dişi kurt tarafından emzirildiği" söylenmektedir. İncir ağacı, büyük kültür ve dinlerin tümünde bir sembol olarak kullanılmıştır. İncirden sıkça söz eden eski Ahit, incirden esinlenmiş imge ve benzetmelerle doludur. İncir ağacının gölgesinde oturmak, ya da bunların meyvelerinden tatmak, dingin, huzur dolu bir varoluşu tatmakla eş anlamlı gibidir. Siddharta Guatama'nın Budizm 'in temelini oluşturan ilhamı, incir ağacının altında otururken aldığı bilinmektedir. Musevilerin "Fısıh Bayramı" kutlamalarında geleneksel yiyecek olan incir, İncil'de de cennetin bahçelerinde bir ağaç olarak zikredilmekte ve kutsal meyve olması nedeniyle Noel kutlamalarının vazgeçilmez besini olarak tanımlanmaktadır. Kuran 'da Hz. Muhammed 'in "eğer seçme hakkı olsa cennete götüreceği ağacın incir ağacı olacağı" belirtilmekte, Et-Tin: 1-4 Sure 'sinde; "Andolsun, incire, zeytine, Sina Dağına ve şu emin şehre ki, biz hakikaten, İnsanı en güzel bir biçimde yarattık" denmektedir. Allah'ın insanlara lütfu olan bu kutsal ağacın meyveleri, insan sağlığına yararları açısından da mucizevidir. "İncirin, hurmanın ve zeytinin bittiği yerde bit" sözü ile "sen de bu topraklarda ol, bu topraklarda büyük avantajlar vardır" mesajı verilmekte, kuru incirin ülkemizde yetişmesi avantajından beslenme ve sağlık açısından yararlanması tavsiye edilmektedir. İncirin anavatanı Türkiye olup, buradan Suriye, Filistin ve daha sonra da Ortadoğu üzerinden Çin ve Hindistan'a yayılmıştır. İncirin özel döllenme ve kendine özgü kurutma şartlarına haiz bir meyve olması yetiştiği bölgeleri sınırlı kılmaktadır. Bununla ilgili olarak Cevat Sami Hüsnü, Nevsal-i İktisadiye (1323) adlı eserinde, "Amerikalıların Kaliforniya'da, Ege inciri yetiştirme çabasına girdiklerini, ancak önce kuşlarla mücadele etmek zorunda kaldıklarını, daha sonra kurutma sistemi konusunda sorun yaşadıklarını, incir yetiştiriciliği ile ilgili ilk denemenin başarısızlıkla sonuçlandığını" anlatmaktadır. Ancak 4 Temmuz 1901 tarihli Ahenk gazetesinde yazılanlara göre, Amerikalılar Türkiye 'ye ikinci kez ziraat uzmanı göndermişler, bu girişimlerinde başarıya ulaşarak Kaliforniya'da incirciliğin gelişmesini sağlamışlardır. İNSAN SAĞLIĞI VE BESLENMEDEKİ ÖNEMİ Sağlıklı beslenmedeki yeri nedeniyle, doğal gıdaların her geçen gün önem kazandığı günümüzde, besin değeri çok yüksek olan kuru incirimizden ilk önce Türk halkının yararlanmasının sağlanması, bu bilincin yerleştirilmesi, beslenme değerinin yeterince tanınması ile mümkün olabilecektir. 100 gr. Kuru İncirin Besin Değeri İçerikleri Enerji (kcal) 217 Protein (gr) 4 Şeker (gr) 55.3 Yağ (gr) 1.2 Diyet Lifi (gr) 6.7 Kalsiyum (mg) 138 Fosfor (mg) 163 Demir (mg) 4.2 Magnezyum (mg) 91.5 Vitamin B1 (mg) 0.073 Vitamin B2 (mg) 0.072 Sağlıklı beslenmedeki yeri ve doğal gıdaların her geçen gün önem kazandığı günümüzde, inciri tüketme bilincin yerleştirilmesi, beslenme değerinin yeterince tanınması ile mümkün olabilecektir. Besin değeri yüksek bir ürün olan kuru incir, kolay sindirilebilen fruktoz ve glikoz içerir. Protein miktarı birçok kuru meyvenin iki katından daha fazladır. Diğer meyvelerle karşılaştırıldığı zaman kalsiyum, bakır, magnezyum, potasyum ve kükürt bakımından birinci, enerji, pantotenik asit, riboflavin, tiamin ve piridoksin bakımından ikinci sırayı aldığı görülür. Süte oranla daha çok kalsiyum içermektedir. Pektik maddelerin kaynağı olmasından dolayı, bağırsaklarda toksik maddelerin atılması, kandaki kolesterol düzeyinin düşürülmesi, şeker hastalarında kan şekerinin hızlı yükselmesinin önlenmesi gibi yararlar sağlar. Mineral madde, özellikle demir içeriğinin fazla olması nedeni ile beslenmede önemli bir yere sahip olan kuru incir, özellikle hamileler ve küçük çocuklarda ortaya çıkan mineral madde ve vitamin eksikliğinin neden olduğu hastalıklar ve kansızlığa iyi gelir. 100 gramında 0.24 mg. bakır bulunması, demirin vücut tarafından emilimini kolaylaştırmaktadır. İçeriğindeki ham lif oranının yüksek olması, kuru incirin boğaz ve bağırsak hastalıklarında yumuşatıcı olarak kullanılmasına, sütte bulunan kalsiyuma oranla daha fazla kalsiyum içermesi de, kemik hastalarında gelişim bozukluklarına tavsiye edilmesine neden olmaktadır. İncirin anti-kanserojenik etkisi üzerinde de çalışmalar bulunmaktadır. Japonya'da yapılan bir araştırmada deri altında tümör geliştirilmiş farelere enjekte edilen incir distilatının, tümörleri 11 günde %39 oranında küçülttüğü tespit edilmiştir. İncir küçük bir meyve olmasına karşın içerdiği yüzlerce çekirdeğin herbiri birer genetik şifredir. Özellikle çocuklar günde bir adet kuru incir yerse, protein sentezi için gerekli tüm kökleri alabilir. Protein, vitamin ve mineral deposudur. 100 gr kuru incir günlük; Ca gereksiniminin % 17’sini Fe ve Mg gereksiniminin % 30’unu P gereksiniminin % 20’sini B1 vitamini gereksiniminin % 5’ini B2 vitamini gereksiniminin % 4’ünü karşılar.

18 Ocak 2012 Çarşamba

GÜZEL SÖZ !


Kötü Duygular Ömür Yıpratır, 
Güzel Duygular Sevgi Yaratır, 
Kötü İnsanlar Kapı Kapatır, 
İyi İnsanlar Her Zaman Kendini Aratır...!


YENİ SGK KANUNU-Bu Haber 74 milyonu ilgilendiriyor...

İşsizler, sigortasız çalışanlar; kız çocuklar; 18 yaşını geçen, okumayan erkek çocuklar; 25 yaşını dolduran üniversite öğrencileri Genel Sağlık Sigortası sizi nasıl etkileyecek? Gelir testi yaptırmak için kimler başvurmak zorunda kalacak? 25 yaşında işsiz bir genç adamın genel sağlık sigortası primini hesaplarken emekli babasının, yaşlı annesinin geliri dikkate alınacak mı? Stajyer avukatlar, sizin priminizi kim ödeyecek? Banka sandığı mensupları sizin durumunuz ne olacak? Peki ya eğitim için yurtdışında bulunanlar? Master, doktora yapanlar. Burs kazananlar kazanmayanlar; yurtdışında çalışanlar ama ikametgahı Türkiye’de olanlar; yeni sistem sizi nasıl etkileyecek? Türkiye’de ikamet eden, özel sigortası olan ya da olmayan yabancılar sizin durumunuzda ne değişecek? SGK il müdürlüklerinden, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonlarından, büyükelçiliklerden, konsolosluklarda yanıtını bulamadığınız tüm soruları, Hürriyet.com.tr işin uzmanı Sosyal Güvenlik Kurumu bürokratlarına yöneltti. İşte sorularınız ve yanıtları….. 1- 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren ne değişti? Bu tarihten itibaren 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, tüm maddeleriyle birlikte yürürlüğe girmiş oldu. Buna göre Türkiye’de yaşayanlardan tutuklu ve hükümlü, er , erbaş ve yedek subay okulu öğrencileri, sözleşmeli ülke adına sağlık yardımları karşılananlar, geçici 20. madde kapsamındaki banka ve sigorta şirketlerinin sandıkları kapsamında bulunanlar, milletvekilleri ile Anayasa Mahkemesi Başkan ve üyeleri ile bunların emeklileri ile dul ve yetimleri hariç tüm insanlar zorunlu olarak ‘genel sağlık sigortası’ kapsamına alındı. 2- İşçi, memur, esnafın durumunda ne değişti? Eski sistemde SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur’lu olarak çalışanlar veya buradan emekli olanlar için değişen bir şey yok. Yani bugün işçi, memur veya esnaf olarak çalışan zorunlu sigortalılar ve emekliler ile bunların bakmakla yükümlü oldukları kişiler için herhangi bir şey değişmedi. Eskiden olduğu gibi istedikleri hastaneye giderek sağlık hizmeti almaya devam edecekler. KIZ ÇOCUKLARININ DURUMU 3- Peki bunların bakmakla yükümlü olduğu eş ve çocukları ile anne ve babalarının durumları ne olacak? Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde sigortası olan bu kişilerin eşleri, 18 yaşın altındaki çocukları ile üzerlerine kayıtlı anne ve babaları da hiçbir prim ödemeksizin sağlık sigortasından yararlanmaya devam edecekler. Herhangi bir yere başvuruda bulunmaları da gerekmeyecek. 1.10.2008 öncesi bakmakla yükümlü olunan kişi olarak sağlık yardımlarından faydalanan kız çocukları sağlık yardımlarından eskisi gibi yaş şartı aranmaksızın faydalandırılacak. 01.10.2008 TARİHİNE DİKKAT! 4- 18 yaşın üzerindeki çocukların durumu ne olacak? 18 yaşın üzerindeki erkek çocuklar, lise eğitimini sürmeleri halinde 20 yaşına kadar; üniversite öğrencisi olmaları durumunda 25 yaşına kadar anne veya babasının sağlık güvencesinden yararlanmaya devam edecek. Herhangi bir prim ödemesi gerekmeyecek. Üniversite öğrencilerinin her yıl öğrenci belgelerini Sosyal Güvenlik Merkezine veya Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü’ne göndermesi yeterli olacak. 18 yaşın üzerindeki kız çocuklar, 01.10.2008 öncesi bakmakla yükümlü olunan kişi olarak sağlık yardımlarından faydalanmıyorsa; erkek çocukları gibi yaş ve eğitim durumlarına göre anne veya babasının sağlık sigortasından yararlandırılacak. Yani 2008 öncesinde bu kapsamda olmayan kız çocuklar, okumuyorlarsa erkek çocuklar gibi 18 yaşından sonra gelir testi için başvurmak zorunda. Üniversite öğrencisi ise 25 yaşına kadar ailesinin sigortasından yararlanabilecek. Bu yaştan sonra yararlanamayacak. BOŞANDIYSA, İŞTEN AYRILDIYSA 5-Kız çocuk boşanmış veya çalıştığı işten çıkmış ise ne olacak? Burada da 1.10.2008 tarihi önem taşıyor. Bu tarih öncesi bakmakla yükümlü olunan kişi olarak sağlık yardımlarından faydalanan kız çocukları, sağlık yardımlarından eskisi gibi yaş şartı aranmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu’na başvurarak yeniden anne veya babasının sigortasından yararlanma hakkını elde edecek. Ama bu tarihten önce kapsamda değil ise; anne veya babasının sigortasından yararlanamayacak. GENÇ ERKEKLER BU SORU SİZİ İLGİLENDİRİYOR 6- 18 yaşın üzerinde çalışmayan, okumayan veya 25 yaşın üzerinde okuyan/ okumayan/ çalışmayan erkeklerin durumu ne olacak? Adrese Dayalı Nüfus Kaydında yer alan adreslerine en yakın Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na başvurarak, gelir testi yaptırmaları gerekiyor. GENÇ ADAMIN GELİRİ Mİ BABASININ GELİRİ Mİ? 7- Gelir testi yapılırken, örneğin anne ve babasıyla yaşayan 26 veya 30 yaşında bir adam için, onların gelirleri mi dikkate alınacak? Yoksa kişisel gelirine mi bakılacak? Resmi ikamet adresi anne ve babasıyla aynı olanların gelir testinde; ana babasının geliri dikkate alınacak. 8- Bu borç kimin borcu olacak? Ailesinin mi 30 yaşındaki bu adamın mı? Genel sağlık sigortalısı olarak tescil edilenin borcu olacak, yani 30 yaşındaki adamın. 9- 25 yaş altı partime çalışan öğrencilerin GSS'den yararlanmaları için eksik olan günlerin primlerini ödemeleri gerekecek mi? Evet, bu kişiler isteğe bağlı sigortalı olarak prim ödemezse 60/g den tescil edilecek gelir testi sonucuna göre, gelir testi istemezse asgari ücretin iki katı üzerinden prim ödeyerek sağlık yardımlarından faydalandırılacaktır. HİÇ GÜVENCESİ OLMAYAN ÇOCUKLAR 10- Anne veya babasının sosyal güvencesi olmayan çocuklar ne yapacak? Ülkemizde yaşayan her kişi, zorunlu olarak, genel sağlık sigortalısı olarak tescil edileceğinden, bunların 18 yaş altı çocukları da ‘bakmakla yükümlü oldukları çocuk’ olarak sağlık yardımlarından faydalandırılacak. 30 gün ve prim borcu aranmaksızın 18 yaşın altındaki tüm çocuklara sağlık hizmeti verilmeye devam edecek. TESTE BAŞVURMAYAN NE OLACAK? 11- Gelir Testine başvurmak ne sağlayacak? Bu sayede genel sağlık sigortası ‘tescil’ işlemi yapılan kişiler gelir durumlarına göre prim ödeyecek ya da ödemeyecek. Başvurmaz ise gelir durumunun üstünde, asgari ücretin iki katı üzerinden yani 213 TL prim ödemek zorunda kalacak. GELİRE DE GİDERE DE BAKILACAK 12- Kimler ne kadar prim ödeyecek? Gelir testi yapılırken, evli çocuklar hariç ADNKS’de (Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi) aynı hanede yaşayan ailenin aylık geliri ve giderleri tespit edilerek, hanede yaşayan aile bireyi sayısına bölünecek. Kişi başına gelir, brüt asgari ücretin üçte birinden az (295 TL) ise sağlık primini Sosyal Güvenlik Kurumu üstlenecek. 13- Kişi başı gelir 295 TL’nin üzerinde ise ne olacak? - Kişi başı gelir, brüt asgari ücretin üçte biri (295 TL) ile asgari ücret (886,5 TL) arasında ise aylık 35,4 TL sağlık primi ödeyecek. - Kişi başına düşen gelir asgari ücret ile asgari ücretin iki katı (1.773 TL) arasında ise aylık 106,4 TL ödeyecek. - Kişi başı geliri asgari ücretin iki katından daha fazla ise aylık 213 TL zorunlu sağlık primi ödeyecek. 14- Hiç sosyal güvencesi olmayanlar, başvurmazlar ise ne olacak? Hiç sosyal güvencesi olmayanlar başvurmaz ise re’sen sisteme tescil edilecek. Dolayısıyla asgari ücretin iki katı üzerinden prim ödeyecek. Bu durumda aylık kişisel gelirlerinin bin 773 TL olduğu varsayılarak, her ay 213 TL prim borcu olarak hanelerine yazılacak. BORCU OLANIN ÇOCUĞU NE OLACAK? 15- Bu kişiler çocuklarını hastaneye götürdüklerinde bir sorunla karşılaşacaklar mı? Prim borcu olanlar sağlıktan yararlanamazlar, yaptırımı çocuklarını kapsayacak mı? Hayır, 30 gün prim ve borçsuz olma şartı aranmaksızın 18 yaşın altındaki tüm çocuklara sağlık hizmeti verilmeye devam edecek. ÖZEL SİGORTASI OLANLAR NE YAPACAK? 16- Vatandaş, “Genel sağlık hizmeti istemiyorum. Ben gerektiğinde hastaneye gider, kendi masraflarımı karşılarım” ya da “Ben kendime özel sağlık sigortası yaptırdım. Sisteme girmeyeceğim” deme hakkına sahip mi? Hayır. Genel Sağlık Sigortası, ‘gönüllü’ değil ‘zorunlu’ bir sistem. Türkiye’de ikamet eden her T.C vatandaşının sistemde olması zorunlu. GELİR TESTİ İSTEMEYENLER… 17- Ben çalışmak istemiyorum, param da var. Gelir testiyle de uğraşmak istemiyorum. Başka bir yol yok mu? Evet var. İsteğe bağlı prim ödemek suretiyle, hem emeklilik hem de sağlık hizmetlerinden yararlanabilirsiniz. Ya da gelir testi istemediğini yazılı olarak Sosyal Güvenlik Kurumu’na beyan edersiniz; aylık asgari ücretin iki katı üzerinden de prim öderseniz, gelir testiyle uğraşmazsınız. 18- İsteğe bağlı sigorta için yaş sınırı var mı? Aylık ne kadar prim ödemek gerekir? Kaç yıl süreyle? Brüt asgari ücretin yüzde 32’si oranında prim ödeyerek hem emeklilik hem de sağlık hizmeti almanız mümkün. Prim ödeme süresi işe giriş tarihine ve yaşına göre değişiklik gösteriyor. STAJYER AVUKATLAR 19- Avukatlık stajı yapanların durumu ne olacak? Stajyer avukatların GSS primlerini staj süresince Türkiye Barolar Birliği karşılıyor. BANKA SANDIĞI MENSUPLARI 20- Banka sandığı vakıflarından emekli olanların durumu ne olacak? Bunların bakmakla yükümlü oldukları eş ve çocukları ne yapacak? Herhangi bir şey yapmayacaklar. Kanunun geçici 20. maddesi kapsamındaki bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret odaları, sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birliklerin personeli için kurulmuş bulunan sandıkların iştirakçileri, bu sandıklardan aylık veya gelir bağlanmış olanlar ile bunların bakmakla yükümlülerinin sağlık hizmetleri, Kurumca devralınıncaya kadar ilgili kuruluşlarca karşılanacağından bu kişiler, devir işlemlerinden sonra genel sağlık sigortası kapsamına alınacaktır. YURTDIŞINDA YAŞAYAN TÜRKLER 21- Bu kanun yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarını kapsıyor mu? Hayır. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları kapsam dışıdır. Çünkü Kanun Türkiye’de ikamet edenlerin GSS’li sayılacağını düzenlemiştir. 22- İkamet adresi Türkiye’de olan ancak yurtdışında sigortasız olarak çalışan Türk vatandaşlarının ne yapması gerekiyor? Onlar da gelir testi için başvuracaklar mı? Onlar adına bir yakınları başvuruda bulunabilir mi? Bu kişilerin kendileri ya da Türkiye‘deki yakınları Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sisteminden (ADNSK) Türkiye’deki adresini, yurtdışındaki adresi olarak güncelleyecek. Bu kişilerin Türkiye’de yaşayan eş, çocukları var ise onlar sisteme tescil edilecek. Yani gelir testi için vakıflara başvuracak. 23- Türkiye’de çalışırken; işyerinden ücretsiz izin alarak yurtdışına eğitime gidenlerin durumu ne olacak? 4/a kapsamındaki kişiler turistik ya da geçici olarak eğitim ya da iş nedeniyle yurt dışında ise ücretsiz izinli oldukları sürelerde; işverenin bildirmesi halinde (4857 sayılı Kanun’a göre 1 ay içinde bildirilmesi gerekir) bu süre içinde faydalandırılacaktır. 1 yıl ücretsiz izinli olduğu sürelerde GSS’li sayıldığından faydalandırılacak. 24- Örneğin burs kazanan eşiyle birlikte ABD’ye giden, ancak kendisi ev hanımı olarak ABD’de yaşayan Türk vatandaşları da genel sağlık sigortası kapsamında prim ödemek zorundalar mı? Böyle ise ABD’deki Türk büyükelçiliği ya da konsolosluklara başvurabilirler mi? Bu kişilerin kendileri ya da Türkiye’deki yakınları ADNKS’nden yurtdışındaki adresini güncellemeleri halinde prim ödemeyeceklerdir. 25- Çifte vatandaş olup, Türkiye’de sigortası bulunmayan ancak vatandaşı olduğu yabancı ülkede çalışan ve sigortası olan Türkler ne yapacak? Sözleşmeli ülkede çalışıyor ise Türkiye’ye gelirken sözleşmeye göre sağlık yardımlarından faydalandığına ait “formüler” denilen belgeyi getirecek. Yakınları adına ise ilgili ülkeden yine bunlar için istenilen “formüleri” gönderecek. Sözleşmesiz ülke vatandaşı ve bu ülkede çalışıyor ise İkametleri yurt dışında bulunması nedeniyle GSS kapsamına alınmayacaktır. Ancak istekleri halinde özel sağlık sigortası kapsamında faydalanabilir. YURTDIŞINA EĞİTİME GİDENLER 26- T.C vatandaşı olup yurtdışına lisans, master, doktora eğitimi için giden, çalışmayan ve sigortası olmayanlar ne yapacak? Onlar adına aile yakını başvurabilecek mi? Onlar da diğerleri gibi kendileri ya da Türkiye‘deki yakınları ADNKS’nden yurtdışındaki adresini güncelleyecek. 27- Peki yine eğitim için yurtdışına giden ancak sağlık sigortaları oradaki devlet veya okullar tarafından üstlenilen vatandaşlar ne yapacak? Kendileri ya da Türkiye ‘deki yakınları, ADNKS’nden yurtdışındaki adresini güncelleyecek. 28- Devlet tarafından resmi burslu olarak eğitime gönderilmiş, 25 yaş üstü olup, Türkiye’de sigortası bulunmayanlar ne yapacak? Kendileri ya da Türkiye ‘deki yakınları ADNKS’nden yurtdışındaki adresini güncelleyecek. 29- Yabancı bayraklı gemilerde ve uluslararası sularda 1 takvim yılında 6 aydan fazla süre ile çalışan gemi adamlarının durumu ne olacak? Türkiye'ye döndüğü zaman mı sigorta kapsamına girecek? Gemi adamları 4/a kapsamında sigortalı olduğundan her hangi bir şey yapmayacaklardır. TÜRKİYE’DE YAŞAYAN YABANCILAR 30- Bir Türk ile evlenmiş ancak 3 yılını doldurmadığı için T.C vatandaşı olamamış bir kadın, Türk eşinin sosyal güvencesinden yararlanabilir mi? Evet, ikamet iznine bağlı olarak Türkiye’de ikamet ediyorsa faydalanabilir. CEZA DA VAR! 31- Türkiye’de oturma izni almış, sigortası olmayıp özel sağlık sigortası bulunan yabancıların durumu ne olacak? Kesintisiz bir yıllık ikamet süresini dolduranlar yabancılar, ilgili ülke kapsamında sigortalı değilse bu sürenin dolduğu tarihten itibaren bir ay içinde Sosyal Güvenlik Merkezine veya Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü’ne başvurmak zorundadır. Özel sağlık sigortasının bulunması kapsama alınmayı engellemez. Çünkü GSS onlar için de zorunludur. 32- Türkiye’de 1 yıldan uzun süredir yaşayan ancak kendi ülkelerinde sigortası bulunmayan yabancılar ne yapacak? Tescil işlemini yaptırmak için kendilerine en yakın Sosyal Güvenlik il müdürlüğü veya merkezine başvurmaları gerekecek. 33- Bu başvuruyu yapmayan yabancılara nasıl bir yaptırım uygulanacak? Kesintisiz bir yıllık ikamet süresinin dolduğu tarihten itibaren bir ay içinde Sosyal Güvenlik Merkezine veya Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü’ne başvurmayıp daha sonra başvurursa brüt asgari ücret tutarında idari para cezası uygulanacaktır. Öncelikle 886,5 TL idari para cezası kesilecek. Ayrıca gelirlerinin brüt asgari ücretin iki katı olduğu, yani bin 773 TL olduğu varsayılarak, her ay 213 TL prim borcu tahakkuk ettirilecektir. Aysel ALP/ANKARA

17 Ocak 2012 Salı

Dijital dünyada 60 saniye! Dijital devrim, zamanı da mekanı da aşıyor! Artık zamansızlıkta ve mekansızlıkta yaşıyoruz. Mutlu yıllar ! Hayatınızda 60 saniye yani bir dakika içinde neler oluyor? Öyle “bir dakika”lar yaşıyoruz ki hayatımızın seyri belki de 180 derece değişiyor. Öyle “bir dakika”lar yaşıyoruz ki, yaşamasaydık da bir şey fark etmezdi diyebileceğimiz türde tekdüze geçiyor. Peki dijital dünyada bir dakika içinde neler oluyor, hiç merak ettiniz mi? Birileri etmiş ve bu bilgileri derlemiş. Yeni bir yıla girerken, aşağıdaki figürler, dijital dünyanın büyüklüğü, devinimi, ona neden “çağın rönesansı” dendiği konusunda belki de küçük bile olsa bir fikir verebilir. Tabii kritik soru bu listenin sonunda. Her 60 saniyede : Google’da 694 bin 445 arama yapılıyor Youtube’a 600 video yükleniyor (süre olarak uzunluğu 25 saatin üstünde) Facebook’ta 695 bin durum güncellemesi, 510 bin 40 yeni yorum yapılıyor, 79 bin 364 yeni duvar mesajı yazılıyor Twitter’da 98 bin yeni mesaj (tweet) gönderiliyor, 320 yeni hesap açılıyor Skype’da 370 bin dakikanın üstünde konuşma yapılıyor 70 yeni web site adı alınıyor 168 milyonun üstünde eposta gönderiliyor iPhone cihazlarına 13 binden fazla uygulama indiriliyor WordPress’te ellinin üstünde blog indiriliyor LinkedIn’de yüz yeni hesap açılıyor YahooAnswers sitesinde 40 yeni soru soruluyor Answers.com sitesinde ise yüzün üstünde yeni soru soruluyor Kişisel dijital radyo imkanı sunan Pandora sitesinde 13 bin saatin üstünde müzik yayını dinleniyor www.go-gulf.com sitesindeki infografik verilerine göre dijital dünyada her bir dakika içinde olanlar bu şekilde. Kritik soru ise şu : Siz birey olarak bu tablonun neresindesiniz? Google’ı aktif olarak kullanıyor musunuz? Hangi amaçlarla? Tüketim ağırlıklı olarak mı, bir şey üretmek amacıyla mı? Youtube ya da benzeri video paylaşım sitelerinden istifade ediyor musunuz? Sanılanın aksine youtube sadece “izlemeseydim de bir şey kaybetmezdim” diyeceğiniz türden komik ya da ilginç videolardan oluşmuyor. Bugün pek çok üniversitenin de Youtube üzerinde resmi yayın kanalı var. Keza Facebook, Twitter gibi sosyal ağ, sosyal medya dünyası da, amiyane tabirle “geyik muhabbeti”nin yapıldığı, eski chat odalarının gelişmiş halinden ibaret değil. Bugün kitaplarını çok sevdiğiniz pek çok yazarı Twitter üzerinden canlı olarak takip edebilir; sadece pasif olarak onun yazdıklarını okumakla kalmayıp, ona anlık cevaplar da gönderebilirsiniz. Öyle ki yazdığınız o cevap, yazar tarafından tüm takipçileriyle paylaşılabilir ve sizin yazdığınız mesaj bir dakika sonra dünyanın dört bir yanında okunuyor olabilir. Sadece bir saatlik bir toplantı yapabilmek için tüm bir iş gününü harcayan işadamı profile artık yavaş yavaş tarihe karışıyor. Skype gibi ücretsiz imkanlar sayesinde milyonlarca insan dünyanın dört bir yanında, yerinden kalkmadan video ve telefon konferansı yapabiliyorlar. Dijital devrim, zamanı da mekanı da aşıyor! Artık zamansızlıkta ve mekansızlıkta yaşıyoruz. Milyonlarca yıldır sonsuzlukta bir yerde kendi etrafında dönen bir küre üzerinde yaşayanlar olarak bu pek de rahatsız edici olmasa gerek. Mutlu yıllar !

İÇTİĞİMİZ SÜTE DİKKAT!

Tarım Bakanı Mehdi Eker, piyasada satılmakta olan sütlerde karaciğer kanseri, sarılık ve siroza yakalanma riskini artıran antibiyotik kalıntısı ve aflatoksin M1 olduğu iddialarını doğruladı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye’de 7’den 70’e her kesimin günlük olarak tükettiği sütlere ilişkin çarpıcı bir itirafta bulundu. Eker, piyasadaki sütlerde karaciğer kanseri, sarılık ve siroza yakalanma riskini artıran antibiyotik kalıntısı ve aflatoksin M1 olduğu iddialarını doğrulayarak, “Bakanlığımızca yürütülen kontrol ve denetimlerde sütlerde antibiyotik kalıntısına ve aflatoksin M1’e rastlanabilmekte olup bunlarla ilgili gerekli yasal işlem yapılmaktadır” yanıtını verdi. Eker, mevzuata uygunsuz faaliyet gösteren işletmelerin isimlerinin ifşa edileceğini kaydederken, “her eve bir gıda denetçisi” projesini hayata geçireceklerini belirtti. MHP ve CHP’li milletvekilleri, piyasada satılan sütlerde karaciğer kanserine, sarılık ve siroza yol açan zararlı maddelerin olduğu iddialarını TBMM’ye taşıdı. Kodekse aykırı Eker’e, “Piyasada satılan çoğu firmalara ait sütlerde antibiyotik bulgusuna, bazı ürünlerde de aflatoksin M1’e rastlandığı ve bu maddenin karaciğer kanseri, sarılık ve siroza yakalanma ihtimalini artırdığı doğru mudur” sorusu yöneltildi. Eker ise 12 Aralık 2012’de TBMM’ye gönderdiği resmi yazıda, itiraf niteliğinde ifadeler kullanarak, “Gıda kodeksine aykırılık hususu içermektedir. Bakanlığımızca yürütülen kontrol ve denetimlerde sütlerde antibiyotik kalıntısına ve aflatoksin M1’e rastlanabilmektedir” dedi. İfşa edilecek Eker, sağlıksız üretim yapan işletmelere yaptırımlar arasında isimlerinin kamuoyuna açıklanmasının da bulunduğunu belirtirken, “Mevzuata uygunsuz faaliyet gösteren işletmeler açıklanacak, ayrıca mevzuata uygun faaliyet gösteren firmaların belli kriterler çerçevesinde kamuoyu ile paylaşımı sağlanmaktadır. Böylelikle sadece uygunsuz işletmelerin ifşası değil, iyi olan işletmeleri ödüllendirerek yönlendirme anlayışı ile çalışmalar devam ediyor” dedi. İşletmelere ceza verildi Öte yandan Eker, bakanlığın kurduğu ALO GIDA 174 hattına 2011 sonu itibarıyla 551.630 şikayet geldiğini, bu aramalardan 86.237’sinin kayda alındığını ve 82.817’sinin sonuçlandırıldığını vurguladı. Eker, “Denetim yapılan başvuruların yüzde 17’si için cezai işlem uygulanmıştır. Uygulanan cezai işlemlerin yüzde 70’i idari para cezası, yüzde 24’ü üretim/faaliyetten men ve yüzde 6’ı ise suç duyurusu şeklinde gerçekleşmiştir” dedi. Eker, verilen idari para cezalarının 1000 TL’den 10 bin TL’ye kadar uzandığını belirtti. GDO denetimi artırıldı Eker, Türkiye’de hali hazırda 65 özel ve 41 de kamu olmak üzere toplam 107 gıda kontrol laboratuvarı bulunduğunu, denetimlerin yetkilendirilmiş uzman laboratuvar personeli tarafından yürütüldüğünü kaydetti. Eker son 2 yılda 693 bin denetim yapıldığını kaydetti. Eker, GDO ve mikrobiyoloji birimlerinin faaliyete geçirilerek bu kapsamdaki analizlere öncelik verdiklerini kaydederek, “Ülkemizde her türlü gıda ve yemlerde tarama, izolasyon ve miktar olarak GDO analizi yapabilen laboratuvar sayısı son 2 yılda 3’ten 22’ye çıkarılmıştır” dedi. Her eve denetçi Sağlıksız üretimlerin engellenmesi ve denetimlerin artırılması konusunda da Eker, şunları kaydetti: “Denetimin ve denetçinin izlenebileceği interaktif mobil denetim projesi hazırlandı. Tam teçhizatlı gezici denetim araçları ile görsel medya imkânları (kamu spotu) kullanılmaya başlandı. ‘Her eve bir gıda denetçisi’ sloganıyla öğrenci ve ailelerine yönelik ‘genç gıda denetçileri’ gibi projeler hazırlandı.”

12 Ocak 2012 Perşembe

Feng Shui

Feng Shui, yaşadığınız çevre ile ilgili hislerinize bilimsel bir yaklaşım sunar. Nasıl, neden soruları binlerce yılın birikimi içinde yanıtlarını bulur. Çinliler 3500 senedir mekanların insanlar üzerindeki etkisini araştırmışlar ve bu, bir bilim, bir yaşama sanatı haline gelmiş. Feng Shui, insanları her bakımdan besleyecek, mutlu edecek mekanları yaratmanın yollarını gösteren kadim bir metafizik bilimidir. Çinlilerin inanışları ilginçtir. Atalarına çok önem veren Çinlilere göre, ölen ruhlar mezarlarında mutlu olurlarsa hayattaki akrabaları da rahat ve sorunsuz bir hayat yaşarlar. Bu nedenle Feng Shui ilk olarak mezarlara uygulanmış. (Yin Feng Shui) Daha sonra bu teoriler yaşama alanlarına da uygulanmaya başlanmış. (Yang Feng Shui) Doğuda Feng Shui uzmanları kariyer, ilişki, sağlık ve işteki başarılarını arttırmak için evrendeki güçleri yönlendirmeye çalışırlar. Son yıllarda Batı dünyası da Feng Shui’yi keşfetti. Kişiler ve kurumlar mekanlarında verimliliği, bereketi, huzuru arttırmak için Feng Shui’den faydalanmaya başladılar. Alınan pozitif sonuçlar Feng Shui’nin giderek yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Feng Shui, yaşadığımız yerleri doğru seçtiğimizde, içindeki enerjileri doğru yönlendirdiğimizde, potansiyelimizi de sonuna kadar kullanabileceğimizi söyler. Her gün yaşadığımız yerler işimizi, ailemizi, sağlığımızı, ilişkilerimizi, verimliliğimizi, kısacası tüm hayatımızı etkilemekte. Yaşadığımız yerler, bizi ve hedeflerimizi destekleyen bir unsur olabileceği gibi, zaman zaman tıkanıklıklara da yol açabiliyor. Feng Shui binlerce yılın bilgi birikimi ile doğru yerleri nasıl seçeceğimizi, iyi enerjileri nasıl yönlendireceğimizi bize öğretir. Evrenin enerjisini yaşadığımız mekanlarla ve kendi kişisel enerjimizle bütünleştirir. Feng Shui analizleri dört ana faktörü göz önünde bulundurur. Zaman, çevre, bina ve içindeki kişiler.

10 Ocak 2012 Salı

Bal ve Tarçın Her Derde Deva…

Bal ve Tarçın karışımının birçok hastalıklara iyi geldiği saptandı. Bugünün bilim adamları birçok hastalıkların tedavisinde balı çok etkili bir ilaç olarak kabul ediyor.Eski Yunan tıbbında olduğu kadar Ayurvedik tıpta da Bal, asırlarca hayati ilaç olarak kullanıldı. Bal hertürlü hastalıkta herhangi bir yan etkiye sebep olmaksızın kullanılabilmektedir. Bugünün tıp ilmi,balın tatlı olmasına karşın doğru dozlarda alındığında şeker hastaları için tehlikeli olmadığını kabul etmektedir. Kanada da yayımlanan ünlü Weekly World News dergisinin 17 OCAK 1995 tarihli sayısında batılı araştırmacılar tarafından bal ve tarçınla tedavi edilen hastalıkların listesini yayınlamıştır. ARTRİT Bir kısım Balı 2 kısım ılık su içerisine koyup üzerine bir çay kaşığı toz Tarçın ilave ederek bir krem elde edilir. Bununla vücudun ağrıyan yerlerine masaj yapılır. 1-2 dakika içerisinde ağrının azaldığını göreceksiniz. Artritli hastalar, bir bardak sıcak su içerisinde 2 kaşık Bal ve bir çay kaşığı toz Tarçını eritip sabah ,akşam alabilirler. Eğer düzenli olarak alırlarsa Kronik Artriti olan hastalar bile tedavi olabilirler.Kopenhag Üniversitesinde yapılan bir araştırmada ;kahvaltıdan önce Bir yemek kaşığı Bal ve ½ çay kaşığı toz Tarçını alan 200 hastadan 73 ü bir hafta içerisinde şifa bulmuşlar, geri kalan yürüyemeyen ve hareket edemiyen hastalar da bir ay içerisinde şifa bulmuşlardır. BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ Hergün kullanılan Bal ve Tarçın bağışıklık sistemini kuvvetlendirir ve vücudu bakteri ve virus saldırılarına karşı korur.Araştırmacılara göre Bal,birçok Vitamin ve büyük miktarda demir içermektedir.Balın düzenli kullanılması, Akyuvarlar içerisindeki, bakteriler ve viruslarla savaşan, korpuskülleri de kuvvetlendirir. DİŞ AĞRISI Bir kaşık toz Tarçın ve 5 tatlı kaşığı Bal karışımı ağrıyan dişe tatbil edilir. Ağrı kesilene kadar günde üç defa tatbik edilir. HAZIMSIZLIK ve GRİP Toz Tarçın 2 kaşık bal üzerine serpilip yemekten önce alındığında asit oluşumunu ve hazımsızlığı önlerİspanya da yapılan bir araştırmada bal içerisindeki bir maddenin grip mikroplarını öldürdüğü ve hastaları gripten koruduğu saptanmıştır. İDRAR KESESİ ENFEKSİYONLARI İki kaşık toz Tarçın, bir tatlı kaşığı Bal, ılık su içerisinde eritilip içilir. İdrar kesesindeki mikroorganizmalar üzerinde etkilidir. KANSER Japonya ve Avustralya da yapılan bir araştırmada ,mide ve kemik kanserleri üzerinde başarılı olunmuştur. Bu tür kanserlere yakalanan hastalar günde bir kaşık bal ve bir kaşık Tarçını bir ay süreyle günde üç defa almalıdırlar. KALP HASTALIKLARI Bal ve Tarçınla bir karışım yap ve bunu her sabah kahvaltıda reçel veya marmelat yerine ekmek üzerine sür. Bu uygulama arterlerdeki kolesterolleri eriterek hastaları kalp krizinden korur. Bu uygulama ile, daha önce kalp krizi geçirmiş kişiler, ikinci krizden kilometrelerce uzakta olacaklardır. Bu uygulamayı düzenli olarak yapan kişilerde solunum güçlüğü ortadan kalkacak ve kalp atışları kuvvetlenecektir. KISIRLIK Eski Yunan ve Ayurvedikler Balı, yıllardır, erkeklerin spermalarını kuvvetlendirmek için kullanmışlardır. Eğer kudretsiz bir erkek düzenli olarak uyumadan önce 2 kaşık bal yerse problemleri çözülecektir. Çin,Japon ve uzakdoğu ülkelerinde ,gebe kalamıyan ve uterusunu kuvvetlendirmek isteyen kadınlar asırlardır toz Tarçın kullanmaktadırlar. Gebe kalamayan kadınlar bir tutam toz tarçın ve yarım tatlı kaşığı balı gün boyunca bir bir sakız üzerine koyup çığnediklerinde tükürükle karışarak yavaş yavaş emilerek etkili olmaktadır. Amerika Meryland’da evli bir çiftin 14 yıldır çocuğu olmamış ve ümitlerini de kaybetmişlerdir. Bu uygulamalar kendilerine anlatılmış ve yukarıda belirtilen kürün uygulamasına başlandıktan birkaç ay sonra ikiz çocuklarının olacağı tesbit edilmiştir. KOLESTEROL İki kaşık Bal, Üç tatlı kaşığı Toz Tarçın, 450 gr.demlenmiş çay içerisinde eritilerek içildiğinde kan kolesterol seviyesi 2 saat içerisinde % 10 düşecektir. Artrit hastalarına tavsiye edilen kür de günde 3 defa kolesterol hastaları için uygulanabilir. Adı geçen dergideki bilgilere göre günlük gıda ile alınan bal bile kolesterolün düşmesine yardımcı olabilir. MİDE AĞRILARI Bal ve Tarçın kürlerinin ,mide ağrıları için olduğu kadar mide ülserleri için de yararlı olduğu saptanmıştır. GAZ Hindistan ve Japonyada yapılan araştırmalar Bal ve Tarçının midedeki gazı giderdiğini göstermiştir. SAÇ DÖKÜLMESİ Saçı dökülenlerle tepesi açılanlar sıcak zeytinyağı içerisine bir kaşık bal,bir tatlı kaşığı toz Tarçın ilacesiyle elde edilen krem banyodan önce başa sürülür ve taklaşık 15 dakika bekledikten sonra yıkanır. 5 dakikalık bir uygulama dahi etkili olabilir. SİVİLCELER VE DERİ 3 kısım bal, 1 kısım Tarçın ile bir krem yapılır. Bu krem uykudan önce sivilceler üzerine sürülür. Sabahleyin ılık su ile yıkanır. Eğer 2 hafta süreyle her gün uygulanırsa sivilceleri kökünden çıkarır. Egzama,mantar ve diğer deri infeksiyonlarında eşit miktardaki Bal ve Tarçın karışımı uygulanır. SOĞUK ALGINLIĞI Bir kaşık ılıtılmış Bal,1/4 tatlı kaşığı toz Tarçın günde üç defa yenir.Bu uygulama birçok kronik öksürük,soğuk algınlığı ve sinüslerin temizlenmesi için de geçerlidir. YAŞLILIK Bal ve Tarçınla hazırlanan çay, düzenli alındığında yaşlılık harabiyetini önler. 4 kaşık bal,1 kaşık toz Tarçın , 3 bardak su içerisinde kaynatılarak bir içecek hazırlanır. Günde 3-4 defa ¼ bardak miktarında içilir. Deriyi diri,taze ve yumşak tutar, yıpranmasını durdurur. YORGUNLUK Araştırmayı yapan Dr.MİLTON, bir bardak su içerisinde ½ kaşık bal ve biraz toz tarçının hergün kuşluk vakti ve vücut direncinin düşmeye başladığı takriben saat 15.00 te alındığında bir hafta içerisinde canlılığın arttığını tesbit etmiştir ZAYIFLAMA Bir bardak su içerisine eşit miktarda Bal ve Tarçın konup kaynatılır. Hergün kahvaltıdan yarım saat önce aç karnına ve yatmadan önce içilir. Düzenli uygulanırsa kilo verilir.Ayrıca bu karışım düzenli olarak içildiğinde ,yüksek kalorili diyet alınsa bile, vücutta yağın birikmesine engel olur.

İnsan beyni 45'inde 'çöküş dönemine giriyor'

Yeni bir araştırma insanlarda hafıza ve diğer beyinsel işlevlerin 40'lı yaşların ortasında gerilemeye başladığını ortaya koydu. Ayrıntıları British Medical Journal'da (İngiliz Tıp Dergisi) yayımlanan araştırma sonuçları, beyin faaliyetinin sanılandan çok daha erken yaşta formdan düşmeye başladığına işaret ediyor.
University College of London'dan doktorlar, on yıllık bir süre zarfında yaşları 45 ile 70 arasında değişen 7 bin İngiliz memurun zihinsel yeteneklerini inceledi. Doktor ekibi, yaşları 45 ile 49 arasında değişen kesimin hafıza, idrak ve akıl yürütme yetisinde yüzde 3'ün üzerinde bir gerilemenin gayet açık ve net biçimde görüldüğünü söylüyor. Bundan önceki araştırmalar zihinsel faaliyetlerde düşüşün 60'lı yaşlara kadar başlamadığına işaret ediyordu. Alzheimer Derneği, beyindeki değişimin hangi evrede ve nasıl gerçekleştiğini daha iyi anlamanın bunama tedavisine büyük katkı sağlayacağını söylüyor. 1997'den 2007 yılına kadar süren araştırmada 5 binin üzerinde erkek ve 2 bini aşkın kadın memura hafıza, kelime haznesi, işitsel ve görsel yetenekleri konusunda testler uygulandı. Araştırma, deneklerin eğitim seviyesi arasındaki farkı dikkate almadı. Doktorlar, yaş ilerledikçe kelime haznesi haricinde diğer bütün beyinsel faaliyetlerde gerileme gözlendiğini söylüyor. 65 ile 70 yaş arasındaki erkeklerin akıl yürütme yeteneği yüzde 9.6 oranında gerilerken, aynı yaş grubundaki kadınlarda bu oran yüzde 7.4 olarak belirlendi. 45 ile 49 yaş arasında ise hem erkek hem de kadın deneklerin beyin gücü yüzde 3.6 olarak aynı seviyede düşüş gösteriyor. Araştırmanın başkanı Profesör Archana Singh-Manoux, elde ettikleri bulguların bunamanın, beyinde 20-30 yıla yayılan bir çöküşün sonucu olduğunu gösterdiğini söylüyor.

Her insan bir cevherdir,islendiginde mucevher olur..Mevlana

Her insan bir cevherdir,islendiginde mucevher olur..Mevlana

5 Ocak 2012 Perşembe

ODANIZI RENKLENDİRMENİN 5 YOLU !

ODANIZI RENKLENDİRMENİN 5 YOLU ! Odanız fazla dar veya geniş mi? Gözü yanıltmak ve bu problemi çözmek için yollar mı arıyorsunuz? O zaman size özel hazırlanmış, renk seçiminizde yardımcı olabilecek yüzde yüz garantili teknikleri kaçırmayın Boya seçimlerinizi arzu ettiğiniz gibi değiştirebilir, hayalinizdeki renklerle eşyalarınızı ve duvar renklerinizi uyum içersine sokabilirsiniz. Eğer karar vermekte zorluk çekiyorsanız kusursuz bir duvar rengine kavuşmanın 10 pratik yolunu okumanızı tavsiye ederiz. İşte kusursuz duvar rengi için 10 pratik ipucu; 1. Renklerin farklı tonlarını kullanarak daha ilgi çekici bir ortam yaratın. Sadece uçuk renkler kullanırsanız renkler zayıf ve sıradan kalır, sırf orta tonlar kullanırsanız monoton olur ve eğer sadece koyu tonlarla boyarsanız içerisi çok karanlık ve iç karartıcı olacaktır. Kombinasyonlar sayesinde dinamik ve dinlendirici bir dekora sahip olabilirsiniz. 2. Her bir odayı farklı renklere boyarken, odalar arasındaki alanları; mesela koridor, merdivenler ya da hol gibi yerleri biraz daha açık renklerle boyayıp yumuşak bir geçiş sağlayın. 3. Eviniz için bir renk belirleyip her odada o renkten bir parça kullanın. Bu renk bir odaya hâkim olabilir, bir diğerinde ikinci planda kalabilir, hatta bir tanesinde sadece aksesuarlarda kullanabilirsiniz. Bu teknik evinizde güzel bir uyum yaratacaktır. 4. Açık renkler odayı daha geniş ve havadar gösterir. Ayrıca daha aydınlık bir mekân yaratmanızı sağlar. Koyu renkler ise daha sofistike ve sıcak bir etki yaratarak daha samimi bir ortam sağlar. 5. Eğer koyu ve yoğun renkli duvarlar istiyorsanız son katını astar renge aynı rengi katarak boyayın. 6. Duvarlardaki veya tavandaki mimari hataları nötr renkler kullanarak kamufle edebilirsiniz. 7. Duvar rengini tavana kadar devam ettirerek odayı daha yüksek tavanlı gösterebilirsiniz. Eğer tavanda ya da yerde kartonpiyer varsa aynı renge boyayın. Eğer bir odada açık bir renk kullanırsanız tavanın olduğundan daha yüksek gözükeceğini unutmayın. 8. Yüksek tavanlı bir odayı biraz daha alçak göstermek istiyorsanız duvar boyasını tavana gelmeden 15 santim kadar aşağıda bırakın. Tavanı koyu bir renge boyayarak da aynı etkiyi yaratabilirsiniz. 9. Uzun ince bir odayı daha geniş göstermek için kısa duvarları daha koyu bir renge uzun duvarları daha açık bir renge boyayabilirsiniz. 10. Odayı daha orantılı bir şekle sokmak için duvar renginin bir parçasını tavan için ayırdığınız beyaz boyaya katabilirsiniz. Odaları renkle birleştirmenin 5 yolu Evinizdeki her bir odanın eşyalarla ve duvar renkleriyle bir uyum içersinde olmasını mı istiyorsunuz? O zaman odalarınızı renkle birleştirmenin 5 yolunu okuyup uygulamanın tam zamanı… Mobilyalarınızın renklerini son derece canlı bir biçimde ortaya koymak istiyorsanız eğer zarif bir sarıya boyanmış duvarlar sizin için bir çözüm yolu olabilir. Peki evinizdeki renkler birbirileriyle uyumlu mu? Eğer uyumlu olmadığını düşünüyorsanız, bunda bir terslik olmalı. Bu durumu düzeltmek için size evinizde renk uyumunu sağlayabileceğiniz 5 adımı sunuyoruz. 1) Giriş Eğer odalarınızın hepsi koridora açılıyorsa ve kendi aralarında kapılarla birbirilerine bağlı değillerse, onların renklerini uyumlu yapmaya çalışmak çok önemsiz gelebilir. Fakat iç içe, bir odadan diğerinin görülebildiği planlarda renk ilişkileri evin bütününü etkileyeceği için çok daha uyumlu olmak zorundadır. Yan yana sıralanmış odalarda birbiriyle alakasız renkler kullanmak bir evi uyumsuz ve ahenksiz bir hale getirir. Hâlbuki birbirini tamamlayan renklerle boyanmış odalar göze çok daha yumuşak bir etki verir. * Bir akış yaratmak: Her odanın aynı hole açıldığı ya da odaların birbirinin içinde olduğu bir ev planında uyumlu ve alakalı renkler seçmek çok daha önemlidir. Bu durumda, uymanız gereken en önemli kural bu ahengi yaratırken her odanın kendine has farklı karakterini koruyarak renk seçimi yapmaktır. * Bir çizgi belirleyin: Tüm evde devam edecek bir tema belirleyin ve seçtiğiniz rengin her bir odaya ayrı bir kişilik kazandırması için onu değişik şekillerde kullanın. * En sevdiğinizi seçin: Birçok rengi eşit derecede seviyor olsanız da bir renk tonu belirleyerek odadan odaya ahenkli bir geçiş yapabilirsiniz. Bu birleştirici etkiyi yaratmanın en kolay yolu ahşapları aynı renge ya da tona boyamaktır (Pencere çerçeveleri, süpürgelikler, kartonpiyerler gibi). Bu bağı çok daha yumuşak bir şekilde; mesela kumaşlar, perdeler, masa ve yatak örtülerinin uyumuyla da yaratabilirsiniz. Aynı devamlılık duygusunu tüm ev boyunca sade 2 ila 3 renk kullanarak da yaratabilirsiniz. Her bir renk değişik oranlarda ve değişik yoğunluklarda kullanılırsa çok daha etkili olur. 2) Farklı renkleri birlikte kullanın Yeni evlerde genelde hem fiziksel hem de görsel açıdan birleşen, sadece kısmi bir duvarla ayrılan mutfaklar ve büyük odalar bulunuyor. Her bir bölümü farklı bir renge boyamak için kısmi duvarı bölüm çizgisi gibi düşünün. Aynı fon rengini tüm alanda kullanarak iki alanı birleştirin ve her alanın rengini bir diğerine geçirerek bu bağlantıyı vurgulayın. Daha yumuşak bir geçiş için, birbirine çok benzeyen ve aynı tonda iki renk seçin. 3) Yer Döşemesi Hakkında Birbirine bitişik odaları çok zıt renklere boyarsanız, halılar, perdeler ve döşemelerde bu renkleri karışık kullanıp iki odayı birbirine ahenkli hale getirebilirsiniz. Duvar ve kilimlerdeki renk tonları birbirine uyumlu olmaları gerekmez, birisi daha koyu veya daha açıksa uyumlu bir görüntü vereceklerdir. 4) Beyaz süpürgelikler ile uyum sağlayın Duvar renkleri soğuk da olsa sıcak da olsa, beyaz renkte yapılmış ahşap süpürgelikler bir odaya istenilen havadarlığı ve ışığı verecektir. Evin tamamındaki süpürgelikleri bembeyaza boyamak uyum ve ahenk konusunda yapacağınız en hatasız hareket olur. Beyazın birçok tonu vardır. O yüzden duvar renklerini seçtikten sonra o renklerle en uyumlu beyaz tonu belirleyin. Krema beyazı daha koyu tonlarla uyum sağlar ve açık tonlarla da ahenkli bir örüntü yaratabilir. Evinizi için bir renk şeması hazırlarken, yaratmak istediğiniz modu en baştan belirlemeniz gerekmektedir. Evin bir bölümünü küçük de olsa duvar kâğıdı ile kaplayıp diğer renklerle uyumlu bir görüntü elde edebilirsiniz. Beyaz süpürgelikler, her odayı birbirine bağlayıcı bir özellik taşır ve evinizin duvarlarında devam ettiği sürece son derece ahenkli bir etki yaratır. * Kısıtlı bir renk paleti kullanım: Açıkça çizilmiş ev veya daire planları, mimarların ve iç mimarların ev dekorasyonunda daha sağlıklı kararlar almalarına yarar. Bu şekilde renk oyunlarıyla her türlü alanı daha küçük veya daha büyük gösterme şansına sahiptirler. Bu demektir ki daha büyük bir ev istiyorsanız her yeri aynı renge boyamak zorunda değilsiniz. Birbirine yakışan iki veya üç renk seçerek çeşitli odalar ve alanlarda kendilerine has bir karakter yaratabilirsiniz. Bu seçtiğiniz renkleri az ya da çok her odada bir miktar kullanırsanız çok daha uyumlu bir görünüm elde edersiniz. * Deneyin ve Tekrar Deneyin: Doğru rengi ve tonu bulmak boya dükkânına birkaç kere gidip gelmenize sebep olabilir. Odalar arasındaki birleştirici duvarları eşit yoğunlukta boyamanız yakalamak istediğiniz denge açısından önemlidir. Döşemelik kumaşlara gelince, kilimler, aksesuarlar ve diğer dekorasyon malzemelerini istediğiniz çeşitte ve renkte seçebilirsiniz. 5) Işıkla oynayın Bu bir gerçektir ki ışık bir odanın görünüşünü tek başına değiştirebilen bir etkendir. Aynı tondaki sarı boyayı alıp iki ayrı odaya uygulayın. Biri az miktarda doğal ışık alıyor olsun, diğerinin içi güneş ışığıyla dolu olsun. Alın size iki çok farklı tonda sarı… * Değişik bir hava için etkiyi abartın: Bir devamlılık hissi yakalamak ve her odada değişik bir hava yaratabilmek istiyorsanız eğer bu etkiyi abartmalısınız. Birbirine çok yakın iki renk seçin ve açık olanı en güneşli odaya uygulayın. Bu sayede tüm gün güneş ışığından faydalanırsınız. Bu yöntem L şeklindeki salonlara da son derece güzel uygulanabilir. Duvarlarınızı boyaya hazırlayın Duvarlarınızın yeni bir görünüme sahip olmasını ister misiniz? Peki evinizin duvarları boyanmaya hazır mı? Eğer boyama öncesi nelerin yapılacağını bilmiyorsanız, size yardımcı olacak bu yazıyı okumadan geçmeyin Mutlaka boyama öncesi işleri yaptırabileceğiniz deneyimli ustalarla çalışılmalı ki daha sonra kendi başınıza boya yapmanız daha da kolaylaşsın. Eğer kafanızda belirlediğiniz bir tasarruf planınız varsa o zaman bu işe gönüllü arkadaşlarınızdan yardım istemekten kaçınmayın. Hazırlık aşaması (vakit alan kazıma, zımparalama ve delik doldurma işlemleri gibi) boyanın en kötü taraflarıdır. Fakat bu külfetli iş aynı zamanda çok önemlidir çünkü bunun sayesinde eviniz ve boya badananız çok daha güzel görünür. Boyanacak yüzeylerde yapılan kötü bir tamirat boyanız ne kadar kaliteli de olsa evinizin duvarlarının kötü görünmesine neden olur. Boyaya başlamadan önce bilmeniz gereken bilgiler • Proje: Orta ölçekli bir ev • Tahmini süre: Yapılacak işlere göre değişir • Başlangıç İpuçları: Başlamadan önce, mobilyaları ve yerleri gazete kâğıtları ile ve kumaşlarla kaplayın. Duvarlardaki fiş ve priz girişlerini, ışık düğmelerini lekelenmeyecek bir şekilde bant ile kaplayın. • Güvenlik İpuçları: Gözlerinize zarar vermemek için zımparalama ve kazıma işlemleri sırasında iş gözlükleri takın. • Öneri: Kendiniz Yapın Boyama öncesinde size lazım olabilecek aletler ve materyaller Kumaş parçaları ve gazete kağıtları, tornavida, kaplama bandı, iş gözlükleri, iş eldivenleri, lastik eldivenler, kova, sabun, su, sünger, ağartıcı ve amonyaksız deterjan, fener, boya kazıyıcı, maket bıçağı, sıva, spatula, zımpara, 120’lik zımpara kağıdı, boya fırçaları, inceltici veya ihtiyaca göre leke çıkartıcı, tiner, ihtiyaca göre ısı tabancası… Duvar yüzeylerini boyaya hazır hale getirmenin yolları 1) Temizleme: İlk adım olarak duvarların üzerine yapışmış olan tozları temizlemek ile işe başlamalısınız. Bu işlemi elektrik süpürgesi ile de gerçekleştirebilirsiniz. Sonra ıslak ve sabunlu bir bez yardımıyla duvarlarınızı silin. Özellikle banyo ve mutfak duvarları için bu adımı mutlaka gerçekleştirilmelidir. Gitmeyen gri yeşil küf izleri varsa eğer amonyaksız deterjana dörtte bir oranında ağartıcı katarak bir solüsyon elde edebilirsiniz. Duvarda 15 dakika beklettiğiniz solüsyonu temiz ıslak bir bez yardımıyla temizlediğinizde başarılı bir iş çıkartmış olursunuz. Bu işlemi gerçekleştirirken yerleri gazete kâğıdıyla veya kumaşlarla kaplayıp zemini korumayı unutmayın. 2) Yüzeyleri düzleştirme: Boya, duvar yüzeyindeki hataları gizleyemez ve hatta girinti ve çıkıntıları belirginleştirerek daha da görünür hale getirir. Bu gibi sürprizlerle karşılaşmamak için boyaya başlamadan önce kuvvetli bir ışık yardımıyla duvarınızı iyice inceleyin. Eski boyanın üzerinde meydana gelmiş kabarmaları bir maket bıçağı yardımıyla çıkartın ve bu boşluğu sıva ile düzeltin. Büyük boşlukları sıvamak için spatula kullanın. Bir kez kalın sürmek yerine birkaç kat ince katmanlar halinde sıvamayı deneyin. Yaptığınız bu yamaların daha pürüzsüz bir şekilde olmasını istiyorsanız eğer elektrikli bir zımpara veya zımpara kağıdı kullanabilirsiniz. 3) Lekeleri kapamak: Duvarlarınız leke içindeyse eğer bir deterjan yardımıyla kolaylıkla çıkarabilirsiniz. Eğer leke kuvvetliyse ağartıcı ile de sorunu çözebilirsiniz. 4) Astarlama: Tamir ettiğiniz tüm alanları astarlayın. Bu işlemi yaparken kullandığınız astar boyasının üzerinde yazan talimatlara harfiyen uyun. Bazı yüzeylerde - mesela boyanmamış ahşap - her çeşit astarı kullanamazsınız. Bu işlemde hata yapmanız boyanızın kabarmasına veya dökülmesine neden olabilir. Yakın zamanlarda boyanmış duvarlar ve tavanlar eğer çok radikal bir renk değişimi yapmayacaksanız ve duvarlarınız lekelerle kaplı değil ise astar istemez. Fakat eğer macun ile kapadıysanız, macun ve duvarın boyayı değişik hızda ve şekilde emeceğini unutmayın. Her ne kadar genelde iki kat astar yapsanız da daha ucuz bir astar boyası kullanmanızda fayda var. Belki bu astarı duvarı boyayacağınız renkle çok az karıştırabilirsiniz. 5) Süpürgelikleri hazırlamak: Boyanın eski süpürgelikler ile düzgün yapışması için gerekli yerleri hafif bir zımpara ile düzeltin. Minik hataları ve fazla boya gelen yerleri de zımparalamanız gerekebilir. Eğer gerekirse, eski süpürgeliği sökün ve altında kalan kısmı da boyayın. Eğer 1970’lerden beri hiç sökülmediyse, altta kalan boyada insan sağlığına zarar verecek miktarda kurşun olabilir. Dikkatli olun. Süpürgelikteki boya nasıl çıkartılır? Bir ısı tabancası yardımıyla süpürgelikteki boyayı kademe kademe ısıtıp kazıyın. Küçük alanlara bölerek çalışın ve ısı tabancasını devamlı aynı yönde tutmayın. Bu şekilde süpürgeliklerdeki boyaları çıkartabilirsiniz. Kaynak: Sabah

Bu virüsler nereye giderseniz orada!

Bu virüsler nereye giderseniz orada!
1/4/2012

Zararlı yazılımlar bu yıl mobil cihazları hedef alacak
BİLİŞİM güvenliği şirketi ESET uzmanları, bilgisayarlara yönelik 2012 yılının tehditleri ile ilgili öngörülerini paylaştılar. Buna göre bu yıl zararlı yazılımlar en çok mobil aygıtları hedef alacak.

Akıllı telefonlar ve tabletlerde kullanılan Android sisteminin pazar payının gelişmesi, bu platformu hacker'lerin öncelikli hedefi haline getirecek. 2012 yılının önemli gelişmelerinden biri de hacker'lerin dağıtım yöntemlerindeki değişiklikler olacak. Virüs dağıtımında kullanılan e-posta, anında mesajlaşma, USB bellek gibi geleneksel kanalların yerini sosyal ağlarda kullanılan sosyal mühendislik teknikleri alacak.


Bu e-posta, Turkcell BlackBerry ile gönderilmiştir.

2 Ocak 2012 Pazartesi

Mucize Yağ Zeytinyağı !

Tıp uzmanları tarafından sürekli olarak, düzenli zeytinyağı tüketiminin kalp-damar hastalıklarına yakalanma riskini azalttığı önerilir. Zeytinyağının dahili faydaları yanı sıra, harici uygulamalar da doğal sağlık tedavilerinin meraklıları arasında oldukça popülerdir. Cildi nemlendirmek için natürel sızma zeytinyağı tercih edilir. Doğrulanmış en uzun ömür rekorunu elinde tutan Jeanne Calment ( 122 yaş ) uzun ömrünü ve göreceli genç görünüşünü, tüm yemeklerine döktüğü ve cildine sürdüğü zeytinyağına bağladığı söylenir. Düzenli olarak tüketildiğinde, zeytinyağı * Kandaki kolesterol oranını dengeler, * İçerdiği beta-kolesterol maddesiyle bağışıklık sistemini güçlendirir, * Böbreklerin çalışmasını sağlar, * Mide ve bağırsaklarda sindirim sürecini destekler. * Kan basıncını dengede tutar, ensülin direncini engeller ve kandaki glikozun daha iyi kontrol edilmesini sağlar, * Kolon ve prostat kanserlerinin oluşumunu önler, * Osteoporozla mücadelede yardımcı olur, * Anti-oksidan bileşenleri sayesinde hücrelerin yaşlanmasını geciktirir, * İçerdiği linoleik asit sayesinde bebeklerde zekanın gelişmesini olumlu etkiler, * Hamilelik sırasında hormon dengesini korumaya yardımcı olur, * Hücre yenileyici özellikleriyle cildi korur ve besler.

KIZ KULESI

INTERNET BANKACILIGI DIKKAT EDILMESI GEREKENLER-2

Genel

- İşletim sisteminizi düzenli olarak güncelleyin. Böylece güvenlik açıklarının oluşmasını önlersiniz.
- Her zaman tarayıcınızın en güncel sürümünü kullanın.
- Mutlaka bir antivirüs yazılımı kullanın ve bu yazılımı düzenli olarak güncelleyin (otomatik güncelleme seçeneğini tavsiye ediyoruz).
- Sisteminize bir güvenlik duvarı kurun ve etkinleştirin.
- İnternet şubesine giriş yaparken kullandığınız kullanıcı adı, şifre veya parola gibi bilgileri bilgisayarınızda kayıtlı tutmayın, ezberleyin.
- Sadece güvenilir kaynaklardan temin ettiğiniz yazılımları kullanın.
- İnternet bankacılığı işlemleri sırasında bilgisayarınızdaki diğer bütün programları kapatın. Bu süre zarfında chat ve sörf yapmayın, dosya indirmeyin.
- Güvenli bir parola seçin. Parolanız en az altı haneli olmalı ve bir kelime oluşturmayacak harf, sayı ve işaretlerden oluşmalı.
- Bankanızın acil durum telefonunu not edin. Böylece mesai saatleri dışında oluşacak bir tehlikede de bankanızla iletişim kurabilirsiniz.
- Düzenli olarak (en az ayda bir) hesap hareketlerinizi ve bakiyenizi gözden geçirin. Şüpheli işlemleri derhal bankanıza bildirin.

Oturum açarken

- Önce açık olan tüm tarayıcı pencerelerini kapatın. Daha sonra yeni bir pencere açarak inernet şubesine bağlanabilirsiniz.
- Bankanın adresini adres satırına elinizle yazın, herhangi bir bağlantıya (linke) tıklamayın.
- Site adresinin "https" ile başladığından emin olun.
- Tarayıcı penceresinin alt kısmında kilit işareti gözükmeli ve mutlaka kapalı olmalı.
- İnternet sitesinin güvenlik sertifikası olup olmadığını kontrol edin.

Oturum açtıktan sonra

- Bankacılık işlemleri sırasında başka bir tarayıcı penceresi açmayın.
- Karşınıza herhangi bir hata mesajı çıkarsa, derhal sistemden çıkın. Daha sonra tekrar bağlanın.

Oturumu kapattıktan sonra

- İnternet bankacılığı sisteminden "Çıkış" veya "Logout" bağlantısına tıklayarak çıkın.
- Tarayıcınızın belleğini ve geçiçi klasörü boşaltın.
- Tarayıcı penceresini tamamen kapatın.

Kesinlikle yapmamanız gerekenler

Saldırganların başarılı olabilmeleri, bilgisayarınıza herhangi bir şekilde sızabilmelerine bağlı. Siz internette sörf yaparken, e-postalardan veya harici kaynaklardan (USB bellek) bilgisayarınıza veri indirirken sisteminize sızabilirler.

Saldırganların hedefi haline gelmemek için aşağıda listelenen risklerden kesinlikle uzak durmalısınız:

- Asla, telefon veya e-posta üzerinden banka hesaplarınıza ve kredi kartlarınıza ait bilgileri paylaşamayın. Hiçbir ciddi banka sizden böyle bir talepte bulunmaz.

- İnternetteki göz boyayıcı program paketi tekliflerinden sakının. Bunların çoğu vaat ettikleri fonksiyonlara sahip olmadıkları gibi virüs, solucan ve truva atı gibi zararlıları içlerinde gizliyorlar.

- Bankanızdan bir e-posta aldığınızda normalden daha fazla şüpheci olmalısınız. Tabii bu, gelen her e-postanın dolandırma amaçlı olduğu anlamına gelmiyor. Son zamanlarda bankalar çok fazla reklam içerikli e-posta da gönderebiliyorlar.

- İnternet bankacılığı işlemlerinizi asla bilmediğiniz yabancı bir bilgisayarda ya da internet kafelerde yapmayın.

- Gelen e-postalarda, "internet bankacılığı güvenlik güncellemesi" yapmanız isteniyorsa, kesinlikle inanmayın. Bankalar güvenlik güncellemelerini e-posta üzerinden talep etmezler. Eğer bir güncelleme varsa bu bankanın anasayfasından duyurulacaktır. Düzenli olarak internet bankacılığı anasayfasını kontrol etmeyi ihmal etmeyin.

- Tarayıcı penceresinin alt kısmında "kapalı kilit" simgesi yoksa, bankacılık işlemlerini yapmayın ve sistemden hemen çıkın. Çünkü kilit işareti, bağlantının şifrelenmiş olduğunu belirtir ve internet bankacılığında her zaman şifrelenmiş bağlantı kullanılır.

Olanlardan siz de sorumlu musunuz?

Olta saldırıları internet ortamında uzun zamandır gündemde olsa da, bu tür vakalarda mahkemeler tarafından suçun nasıl dağıtıldığı henüz kesinlik kazanmadı. Kredi kartı kullanım sözleşmelerine bakıldığında, kart sahibinin ihmali sonucunda kart şifresinin üçüncü sahıslara verilmesi durumlarında kart sahibi sorumluluk taşıyor.

Olta saldırılarında gerçek anlamda bir ihmal olup olmadığı tartışılır. Çünkü kullanıcı farkında bile olmadan dolandırıcılar tarafından bilgisayarına yüklenen zararlı bir programdan etkileniyor, bu program üzerinden sahte sitelerin IP adreslerine yönlendiriliyor ve bu sayede bilgiler çalınabiliyor. Böyle bir durumda tamamen kullanıcı hatasından söz etmek imkansız.

Kaynak: ntvmsnbc.com

İNTERNET BANKACILIĞINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR !

İNTERNET BANKACILIĞINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR !

İnternet üzerinden hesap bakiyesini sorgulamak veya havale yapmak gibi parasal işlemler sanıldığı kadar güvenli mi? İnternet bankacılığındaki güvenlik sorunlarını ve nelere dikkat etmeniz gerektiğini araştırdık.

Bankacılık işlemlerini internet üzerinden gerçekleştirmek çoğu insan için artık çok doğal. Bunu desteklemek için finans kurumları ve bankalar kullanıcılarına birçok kolaylık sağlıyor. İnsanlar internet bankacılığı hizmetinden yararlandıklarında bankaya kadar yorulmak, park yeri aramak gibi dertleden kurtuluyorlar. Sadece çok özel durumlarda şubeye bizzat gitmek gerekebiliyor ki bu çok nadir rastlanan bir durum. Türkiye'de internet bankacılığı şu an için Avrupa'daki kadar yaygın değil ama sürekli bir gelişim içinde. Avrupa ülkelerinde nüfusun dörtte üçü bankacılık işlemlerini internet üzerinden yürütürken, Türkiye'de bu oran çok daha az.

Tabii internet bankacılığı ve internet üzerinden alışveriş gibi kavramlar her geçen gün daha da yaygınlaşınca, güvenlik konusu önem kazanmaya başladı. Bunun nedeni, gazete ve televizyonlarda sıklıkla gördüğümüz internet üzerinden yapılan soygun haberleri. Bilgisayar korsanlarının kurbanların banka hesaplarına sızıp onları soyup soğana çevirdikleri soygun vakalarında ön plana çıkan fikir internet bankacılığının güvensizliği. Akla, "Kullanıcılar hiç mi risk oluşturmuyor?" sorusu gelebilir.

Sorunun cevabı: Kullanıcılar zaten çok az olan güvenlik kurallarına uymadıkça, risk faktörü inanılmaz boyutlara ulaşabiliyor.

Güvenlik için neler yapabilirsiniz?

Son yıllarda çoğu banka, internet bankacılık sistemlerini daha güvenli hale getirebilmek için çalışıyorlar ve bunları reklamlarında da belitiyorlar. Şifrematik uygulamaları, güvenlik resimleri ve sadece sanal klavye ile girilebilen parolalar gibi yöntemlerle davetsiz misafirlerin banka hesaplarına sızmasının önüne geçilmeye çalışılıyor; en azından teoride amaçlanan bu. Pratikteyse durum biraz farklı: Banka ve kredi kartlarında olduğu gibi, internet bankacılığında da kullanıcılar dikkatsiz davrandıkları sürece çok güvenli olduğu düşünülen bankacılık sistemi bile işe yaramayacaktır.

Almanya'da yapılan bir araştırma çok ilginç sonuçları ortaya çıkartmış: Bankacılık işlemlerini internet üzerinden gerçekleştiren kullanıcıların çoğunun bilgisayarı donanımsal olarak en güncel durumdayken, güvenlik konusuna yeterince önem verilmiyor. Saldırılara maruz kalmamak için, antivirüs yazılımları kesinlikle düzenli olarak güncellenmeli. Bankanızın web adresi, kesinlikle "Sık kullanılanlar" klasöründe yer almamalı, adresi her seferinde adres satırına yazmalısınız. Ayrıca her bankacılık işlemi öncesinde adres satırına bakarak adresin "https" ile başladığından emin olmalısınız.

İnternet bankacılığına ilk girişi yaptığınız şifreyi, güvenlik açısından mutlaka değiştirmeniz gerekiyor. Yeni şifreyi kolay tahmin edilebilecek kelimelerden, örneğin çocuğunuzun adı veya doğum tarihinizden oluşturmamaya özen göstermelisiniz. Bunların dışında, internet bankacılığı sistemine girmeden önce bilgisayarınızdaki tüm programları ve tarayıcı pencerelerini kapatmanız güvenliği artıracaktır.

Güvenlik açısından en büyük riski, halka açık yerlerden, örneğin internet cafe veya kütüphanlerden yapılan bankacılık işlemleri taşır. Çünkü bankanın sitesinde yaptığınız her işlemde arkanızda dijital izler bırakırsınız ve bu izler saldırganların işine yarayabilecek çok değerli bilgileri içerir. İnternet şubesinde yaptığınız işlemler bittiğinde, mutlaka oturumu kapatmalısınız. Çünkü oturum sırasında oluşan geçici verileri azaltmanın tek yolu budur.

Hiçbir şeye güvenmeyin!

Modern dolandırıcılar sadece internetle sınırlı kalmıyor. Dolandırıcılar sanki bankacılık işlemlerini yürüttüğünüz bankanın bir çalışanıymış gibi sizi telefonla arayıp kişisel bilgilerinizi ele geçirmeye çalışabiliyor.

Olta (Phishing) saldırıları (Phishing kelimesi "Password" ve "fishing" kelimelerinin türetilmesinden doğmuş) genellikle size gönderilen e-postalardan güya bankanın bilgi işlem departmanına olan bir sahte bağlantı üzerinden yapılır. Beklenen bu bağlantıya tıklamanız ve bütün kişisel bilgilerinizi ortaya dökmenizdir. "Lütfen internet bankacılığı hesap bilgilerinizi güncelleyiniz" gibi isteklerle kurbanlar hileli sayfalara çekiliyor. Olta e-postalar alıcıda ciddi bir etki yaratabilmesi için çok ustaca hazırlanıyor.

Sizi oltaya getirmeye çalışan dolandırıcılar her geçen gün kendilerini daha da geliştiriyorlar. Kişisel banka bilgilerinizi çalabilmek için, bankaların web adreslerine benzer adresleri kullanıyorlar ve yolladıkları e-postalarda sanki bankada çalışan biriymiş gibi sahte isimleri tercih ediyorlar. Olta e-postalarındaki bağlantılar, genellikle yurtdışında bir sunucuya ulaşıyor. Çünkü özellikle gelişmemiş ülkelerdeki sunucular üzerinden bir suçun takibini yapmak neredeyse olanaksız.

Olta mafyasının becerileri sadece bunlarla da sınırlı değil. Dolandırıcılar yeni buldukları bir yolla amaçlarına daha kolay ulaşıyorlar. "Pencere ile oltacılık" adı verilen yeni yöntemde, dolandırıcılar yeni sayfada açılan web sitelerinin içerikleri ile oynuyorlar. Eğer bir olta e-postasında yer alan ve tıklamanız için özenle hazırlanmış bağlantıya tıklarsanız, bu web sitesi gizli bir şekilde arka planda yükleniyor, siz ise farkına bile varamıyorsunuz. Daha sonra siz internet şubesine girmek için bankanın sayfasındaki bağlantıya tıklayınca, aslında daha önceden açılmış ve arka planda çalışan sahte site ekrana geliyor. Siz de farkında bile olmadan tüm bilgilerinizi buraya giriyorsunuz.

İpucu: İnternet üzerinden herhangi bir bankacılık işlemi yapmadan önce web tarayıcınızı kapatıp tekrar açın. Böyle yaparsanız internet dolandırıcılarının yeni yöntemini boşa çıkarmış olacaksınız. Çünkü arka planda açılmış olan bir web sitesi olsa bile, siz tarayıcıyı kapatınca otomatik olarak kapanacaktır.

Güvenli Internet bankacılığının püf noktaları

Siz ne kadar bilgili ve donanımlı olursanız, internette o kadar güvenlidir. Aşağıdaki kurallara uyarak internet bankacılığının güvenli tarafında yerinizi almanız mümkün