Blog Listem

27 Ağustos 2013 Salı

SAVAŞA HAYIR !



 Türkiye'nin emperyalist güçlerin tetikçisi olarak
 

Suriye'ye girmesini 


istemiyoruz.Ağıtlar, Türkçe, Kürtçe, Arapça 


yakılacak,

Zafer çığlıkları; İngilizce!




18 Mayıs 2013 Cumartesi

Yasam Cesurlari Sever !

Oyle bir hayat yasiyorum ki,
Cennetide gordum cehennemi de,
Oyle bir ask yasadim ki
Tutkuyu da gordum pes etmeyi de,
Kendime bir sahne buldum oynadim.
Oyle bir rol vermisler ki
Okudum okudum anlamadim.
Kendi kendime konustum bazen
Hem kizdim hem de guldum halime
Sonra dedim ki 'Soz ver Kendine'

Denizleri seviyorsan dalgalari da seveceksin
Sevilmek istiyorsan,once sevmeyi bileceksin
Ucmayi seviyorsan,dusmeyi de bileceksin
Korkarak yasiyorsan,yalnizca hayati seyredersin

Nietsche

Hayati iskalamamak icin sizde harekete gecin baskalari icin degil kendiniz icin hemen su an yasamaya baslayin...
Ugur ERDEMIR

6 Mayıs 2013 Pazartesi

HİTLER NASIL DİKTATÖR OLDU  

HİTLER NASIL DİKTATÖR OLDU
 
Adolf Hitler'in nasıl diktatör olduğunu kaç kişi biliyor acaba? Sanırım oldukça az. Hele 1920'li yılların savaş sonrası Almanya'sının Demokratik bir ülke olduğunu ve Nazional Sozialist (NAZI) Partisinin demokratik seçimlerle işbaşına geldiğini bileniniz kaç kişidir?
 
Williiam Shirer'in yazdığı "The Rise And Fall of the Third Reich" kitabını okuyana kadar ben de o bilmeyenlerdendim.  Hitler'in tek adamlığa gidiş öyküsünün, günümüzle bazi  benzerlikler taşıdığına, hatta bazı olayların birebir örtüştüğüne tanık oldum. Öğrendiklerimi merak edenlerle paylaşmak istedim.
 
13  Mart 1932..  Demokratik seçimler yapılıyor Almanya'da. Başkanlık seçiminde sonuçlar şöyle: 
 
Hindenburg  %49.6
Hitler            %30.1
Thaelmann   %13.2
Duesterberg %6.8
 
Görüldüğü gibi Alman halkının %70'i Hitler'i istemiyor.  Başkanlık seçiminde hiç kimse salt çoğunluğu elde edemediği için (%50'den 1 oy fazlası)
ilk üç adayın yer aldığı ikinci tur seçimler yapılıyor.
 
19 Nisan 1932'deki ikinci tur seçimlerin sonucu da şöyle:
 
Hindenburg   %53
Hitler             %36.8
Thaelmann    %10.2
 
Hitler oylarını 6 puan artırmış olmasına karşın, Alman halkı tarafından kesinlikle reddediliyor ve Hindenburg başkan oluyor. (Bizdeki Cumhurbaşkanlığına eşdeğer bir makam)
 
31 Haziran'daki Reichtag (Bizdeki TBMM) seçimlerinde Hitler ve Nazi partisi başarılı oluyor ve 608 sandalyelik mecliste 208 milletvekili ile birinci parti oluyor. Başkan Hindenberg hükümeti kurma görevini bu partiye vermek istemiyor. Çünkü NAZI partisinin gizli bir ajandası olduğunu ve Cumhuriyeti yıkmak ya da değiştirmek niyeti olduğunu düşünüyor. Çünkü Adolf Hitler ve Nazi partisi üyeleri yıllardır Alman anayasasına saldıran konuşmalar yapıyor, Tanrı ve kilise vurguları yapıyor, hoşgörüsüz ve devlet adamlığı alanında beceriksiz oldukları görüşü hakim. Hitler'in SOKAK USLUBU, SALDIRGAN VE AGRESİF BİR HİTABETİ VAR. KENDİ FİKRİNE KARŞI OLAN HERKESİ SUÇLUYOR VE AŞAĞILIYOR.
Böyle bir adamın Başbakan (Şansölye) olması istenmiyor. Meclis içinde hükümet kurulamadığı için yeniden seçime gidiliyor.Bu seçimde Naziler 34 sandalye yitirmelerine karşın yeniden birinci parti seçiliyor. 1.Dünya Savaşının yarattığı ezilmişlik duygusuyla dolu olan Almanlar Hitler'in yeniden büyük Almanya vaadi ve dış güçlere yaptığı sert çıkışlardan gaza geliyor. Bizim one minute gazlaması gibi yani..
 
Halk iradesi Adolf'u işaret ediyor ve Başbakan olması kaçınılmaz oluyor.ONU BU SÜREÇTE ENGELLEMEYE ÇALIŞAN STATÜKOYU VATAN HAİNLİĞİ VE ANTİ DEMOKRATİK OLMAKLA SUÇLUYOR. Halk onu alkışlıyor...    Sonuçta Hitler "%37" oyla iktidara geliyor.  Almanya bizden daha demokratik yasalara sahip olduğundan bu oy oranıyla meclis çoğunluğuna bile sahip değil Nazi partisi. Dolayısıyla yasaları değiştirecek güçleri yok. Ancak Hitler mutlak idareyi ele geçirmeye kararlı ve bunu yapmak için planını uygulamaya başlıyor:
 
27 Şubat 1933'te Alman Meclisi (Reichtag) kundaklanarak yakılıyor ve "Solcular" bundan sorumlu tutuluyor. SOL GÖRÜŞLÜLER VE MUHALİFLER TERÖR ÖRGÜTÜ KURMAK SUÇLAMASIYLA TUTUKLANIYOR.  Saldırıdan sorumlu tutulan Marinus van der Lubbe'nin daha sonra Nazi işbirlikçisi olduğu ortaya çıkacaktır. Bu olayı izleyen bir dizi saldırılar, darbe-devrim iddiaları ve mahkeme süreçleri başlıyor. BAŞBAKAN HİTLER KENDİSİNE KARŞI OLAN HERKESİ TERÖRİSTLERLE AYNI SAFTA OLMAKLA SUÇLUYOR.  Ülkede bölünmüşlük ve kargaşa baş gösteriyor. HİTLER BİLE BİLE ÜLKEYİ KAOSA GÖTÜRÜYOR. PEKİ BUNU NEDEN YAPIYOR? ÇÜNKÜ TARİH GÖSTERMİŞTİR Kİ ÜLKELERDE GÜVENSİZLİK VE KORKU ORTAYA ÇIKTIĞINDA İNSANLAR GÜVENLİKLERİ İÇİN SEVE SEVE ÖZGÜRLÜK VE HAKLARINI İSTEYEREK TESLİM EDERLER.
 
Olayların ertesinde Başbakan Hitler, "milletin ve devletin korunması ve selameti" için hükümetin tüm ANAYASAL güçleri elinde toplayabilmesi amacıyla bir kararname çıkarıyor. HİTLER ANAYASAYA SADIK YARGIYI SUÇLUYOR VE "ÖZGÜR ALMANYAAAA DİYE MEYDANLARDA BAĞIRIYOR.  ANAYASADA BAĞIMSIZ OLAN YARGIYI KENDİNE BAĞLIYOR. BU SÜREÇTE SİYASİ SUÇLAR İÇİN "ÖZEL MAHKEMELER" KURULUYOR VE SOLCULAR YARGILANMAYA BAŞLIYOR. İNSANLAR NEYLE SUÇLANDIKLARINI BİLMEDEN SÜRESİZ TUTUKLANIYOR VE  TUTUKLAMALAR MAHKUMİYETE DÖNÜŞÜYOR. BİR ÇOK AYDIN CEZAEVLERİNDE BU SÜREÇTE YAŞAMINI YİTİRİYOR. ONUR VE ŞEREF İNTİHARLARI YAŞANIYOR (!)
 
Gördüğünüz gibi herşey demokrasi ortamında doğal süreçlerle gerçekleşiyor. Yargının ele geçirilmesinden sonra "Schutzhaft" olarak adlandırılan yeni bir yargı konsepti getiriliyor. Bu, artık "Gestapo" ya dönüştürülen "Özel Yetkili Savcılar"a  herhangi bir suçlama olmaksızın istediği kişiyi süresiz gözaltına alma yetkisi tanıyor. Bu gözaltıların çoğu ölene dek hapiste kalma ile sonuçlanıyor.
 
PEKİ BU "YENİ DÜZEN" HALK TARFINDAN NASIL KABUL GÖRÜYOR?
 
Tuhaf bir biçimde Alman halkı bu gelişmeleri çabukça kabulleniyor. Çünkü: Bir Alman vatandaşı boyun eğip çalıştığı, siyasi argumanlara girmediği ve muhalif olmadığı, çocuklarını sistemin okullarına ve kiliseye gönderdiği sürece savcılar (gestapo) tarafından rahat bırakılıyorlar.
 
Shirer Alman halkının ezici çoğunluğunun bu yeni düzeni nasıl kabullendiğini şu sözlerle aktarıyor:
 
          "...Halkın kültür düzeyi sistemli bir süreç sonunda oldukça aşağılara çekilmişti ve bunun yeri dini ve milliyetçi fikirlerlerle
           doldurulmuştu. Cahil ve kültürsüz kalan halk elinden ne gibi kişisel hak ve özgürlüklerin alındığının bilincinde değildi.
           Baskı öylesine yoğundu ki iktidara destek vermek bir vatandaşlık görevi haline gelmişti. Ülkeye gelen bir gözlemci
           halkın nasıl sürü gibi güdüldüğünü ve sağıldığını göremeyecek kadar kör olduğuna tanıklık edince şaşkınlığa uğruyordu.
           Ezildiklerini hissetmiyorlardı bile...  Bilakis yeni yönetimin Almanya'nın geleceği için bir umut olduğunu düşünüyorlar
           ve gönülden destek oluyorlardı. Hayret verici biçimde umut ve güven doluydular..."
 
 
Şunu eklemek istiyorum:  Nazional Sozialist Partisi bunları demokratik seçimlerle, hem de sadece %37 oyla iktidara gelerek gerçekleştirdi.
Hitler ve Nazi partisi üyeleri için DEMOKRASİ, MUTLAK İKTİDARA GELMEK İÇİN SADECE BİR "ARAÇ"TI, "AMAÇ" DEĞİL...  Oyunlarını kitabına
uygun biçimde adım adım gerçekleşti.Acaba anayasa degisikligi istenen ulkemizde bu yolda mi ilerliyor??
Ugur ERDEMIR

26 Nisan 2013 Cuma

Beklemek

Beklemek Bizim Yasamimiz
Vapur Beklemek
Gun Beklemek
Insan Beklemek
Ciceklerin Acmasini
Gecenin Gecmesini
Sayfalarin Dolmasini Beklemek
XXX
Beklemek Ayriliga Donusmesin
Yonetmesin Bizi Beklemek
Kardesleri var cok guclu
Umit Etmek ve Ertelemek
XXX
Gelisini Beklemek
Uyanmani Beklemek
Cozulmeni Beklemek
Baska bir Yerde Yasamayi Beklemek
Anlasilmayi Beklemek
Onbesinde Beklemek
Kirkinda Beklemek
Beklemek mi Bizim Yasamimiz ?

Beklemeyin Harekete Gecin Hayati Iskalamayin!
Ugur ERDEMIR

21 Nisan 2013 Pazar

Tweet - @laftrolog

"Geçmişin keşkeleri ve geleceğin endişeleri şu anımızı çalan iki hırsızdır." /Üstün Dökmen/


Ugur ERDEMIR

20 Nisan 2013 Cumartesi

Akıl !

15 Nisan 2013 Pazartesi

misskuzeydora: ON ŞEY İÇİN ZAMAN AYIR

misskuzeydora: ON ŞEY İÇİN ZAMAN AYIR: 1-Çalışmak için zaman ayır. Bu başarının bedelidir. 2- Düşünmek için zaman ayır. Bu zihnin kudret ve kuvvet kaynağıdır. 3- Eğlen...

23 Mart 2013 Cumartesi

YAŞAMAK ZAMANI

Haydi, kalk bakalım,
At üzerinden hayatın yorgunluğunu,
Haydi, şimdi kalk bakalım
Iskalamak istemiyorsan hayatı.
Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli
Belki de seni şampiyon yapacak

Tam zamanında âşık olmalı

Ayaklarının üzerinde durmaya çalışmalısın.
Annenin babanın evini,

Tam zamanında şarkı söylemeli
Tam zamanında ayrılmalısın misafirliklerden.
Ertesi gün hatırlamayacaksan.
Son kadeh bozacaksa seni

Sana emanetse çoluk çocuk
Yola çıkacaksan ertesi gün

Tam zamanında gülmelisin
Tam zamanında bağırmalısın
Misketlerini zorla almaya çalışırsa.
Tiksinmeden pisliğinden,
Gerekiyorsa yumruk atmayı

Seni gecenin üçünde arayıp da
Tam zamanında affetmelisin kardeşini
Sevginden şımarmaya başlayanları.
Hayatına girmek isteyenlere.

Evsiz kalınca çoluk çocuk
Tam zamanında acımalı yüreğin
Üç yaşındaki sehpaya tutunan çocuğu.

Tam zamanında koymalısın elini omzuna
Tam ağlamak üzereyken.
O üzüm gözlü çocuğun

Tam zamanında frene basmalı,
Tam zamanında çevirmelisin

Tam zamanında söylemelisin sevdiğini

Yemek de boş içmek de,

16 Mart 2013 Cumartesi

Var Olani Sevmek

VAR OLANI SEVMEK...
Acı çektiğimiz tek an olanla tartışan bir düşünceye inandığımız zamandır. Zihnimiz
tamamen berrak olduğu zaman olan, olmasını istediğimizdir.Gerçeğin olduğundan
farklı olmasını istiyorsanız, bir kediye havlamayı öğretmeye çalışın. Ne kadar
uğraşırsanız uğraşın sonunda kedi size bakacak ve miyav diyecektir. Gerçeğin
olduğundan farklı olmasını istemek ümitsiz bir çabadır.
Buna rağmen dikkat ederseniz buna benzer düşüncelere gün içinde defalarca
inandığınızı farkedersiniz. "Insanlar daha nazik olmalı." "Cocuklar terbiyeli olmalı."
"Kocam, (karım) benimle aynı fikirde olmalı." "Daha zayıf olmalıyım (veya daha
güzel, daha başarılı)." Bu gibi düşünceler gerçeğin olduğundan daha farklı olmasını
isteme yollarıdır. Bunların iç sıkıcı olduğunu düşünüyorsanız haklısınız.

Byron Katie
Ugur ERDEMIR
+905054505670

Sevmek.

''Kendini sevmek, egoistçe bir gururdan çok farklıdır. O bencillik değildir. Başkalarını sevebilmek için önce kendinde sevgi olmalıdır. Bu da ilk başlangıç olarak suya atılan taşın oluşturduğu dalgalar gibi önce kendi çevresinde oluşmak zorundadır. Böylece dışa ve uzağa doğru yayılır.

Sevgi bencilliği yok eder. Bencillik de sevgiyi. Kendini seven başkalarına kötü davranamaz. Yapacağı kötülüğün gönlündeki sevgiyi yok edeceğini bilir. Bu yüzden yaptığı kötülüğü veya başkalarına göstereceği sevgi ve saygının mutlaka kendine döneceğini bilir. Çünkü dışarısı bir aynadır. Çevre ve kişi özdür; asıl nesnedir. Orada ne varsa çevreye dağılır ve oradan yansır.

Bu yüzden bencillik ve sevgi bir arada bulunamaz. Kendini seven kimse bencil olamaz. Bu bir anlamsızlık gibi gelirse de gerçek öyle değildir. Çünkü kendini seven insan, nefsini yenmeyi başarmış demektir. Burada şunu ayırt etmekte yarar var. Kendini sevmek, Batı literatüründe yer eden narsizmden farklı bir durumdur. Narsizm, bir hastalıktır. Kendine tutkunluktur. Oysa kendini sevmek, kendinden başlayan bir sevgi ile çevreye açılmaktır. Onda karşılık yoktur. Özden geldiği için beklentisizdir. Bütün psikolojik rahatsızlıkların kaynağı beklentilerdir. Kendini seven beklentiye düşmez. Kendine verilene, sunulana rıza gösterir. Yaptıklarını da karşılıksız yapar. Bundan karşı taraf, algısı nispetinde yararlanır.''

OSH
Ugur ERDEMIR
+905054505670

2 Şubat 2013 Cumartesi

30 Ocak 2013 Çarşamba

Hayat

17 Ocak 2013 Perşembe

İlt: Iyi Fotograf Cekmenin 50 altin Kurali




Ugur Erdemir
+90 537 874 9523



-------- Orjinal mesaj --------
Konu: Iyi Fotograf Cekmenin 50 altin Kurali
Gönderen: ahmet akkaya <ahmetakkaya@hotmail.com>
Alıcı:
CC:










İYİ FOTOĞRAF ÇEKMENİN 50 ALTIN KURALI


1-) Bakış noktanızı iyi seçin. Bunun için fotoğrafını çekeceğiniz konuyu nasıl göstermek istediğinizi düşünün. Sabit bir konunuz varsa (bina, çeşme vs) etrafında biraz dolaştıktan sonra en iyi açısını bulmaya çalışın. Perspektif hatalarını hesaba katmayı unutmayın!
Farklı bakış açıları geliştirmeye çalışın. Ortalama uzunluktaki bir insanın göz hizası yerine, çok daha yukarıdan ya da aşağıdan da çekimler yapmayı deneyebilirsiniz.

2-) Herhangi bir konunun fotoğrafını çekerken, kompozisyonu yatay ya da dikey oluşturmanız konusunda önceki bilgi ve deneyimleriniz size yol gösterecektir. Bazı konular yatay çekildiğinde bazıları ise dikey çekildiğinde doğru ve güzel fotoğraf verirler. Bunun için ilk başta konunuzu kadrajladığınızda, büyük boşluklar kalıp kalmadığına ve konunuzun kesilen yerlerine bakabilirsiniz.

3-) Çekilecek konuya göre doğru objektif seçimi çok önemlidir. Bazı konular yakından, bazıları ise uzaktan fotoğraflanmalıdır. Bir futbol karşılaşmasında ya da vahşi hayvan fotoğrafları çekerken mutlaka belli bir uzaklıktan fotoğraf çekmemiz gerekir. Bunun için tele objektiflere ihtiyacımız olur. Doğru objektif seçimi için, objektif çeşitlerini ve nerelerde işimize yarayıp yaramayacaklarını iyi analiz etmeliyiz.

4-) Özellikle insan fotoğrafları ve portre çekiyorsanız, arka planlarının sade olmasına dikkat edin. Karışık bir arka plan, konumuzla karışacak ve belirginlikten uzak, seçici olmayan sıradan bir fotoğraf karesi olacaktır.

5-) Yakından tanıdığınız ya da ilk defa karşılaştığınız birinin fotoğrafını çekerken konunuzu rahatlatmaya çalışın. Kendinizden emin olun ve karşınızdaki kişiyle bir şekilde iletişim kurmaya çalışın. Fotoğraf çekerken kurulan iletişim sadece konuşarak değil, göz temasıyla ya da beden diliyle de yapılabilir.

6-) Yakından çektiğiniz portre fotoğraflarda göze netlik yapın. Gözlerin net çıkması diğer alanlardan çok daha önemlidir.

7-) Fotoğraf konunuza göre deklanşöre basma anınız değişebilir. Bir manzara ya da hatıra fotoğrafında başka, hız ve hareket olan fotoğraf konularında ise çok daha dikkatli deklanşöre basmak gerekir. Kısaca "kritik an" dediğimiz konu, zamanlama ile ilgilidir. Konunuzu veya olayı iyi takip ederek en can alıcı noktasında deklanşöre basılmalıdır.

8-) Bir daha tekrarlanamayacak önemli bir konu çekiliyorsa mutlaka deneme çekimi yapın ve normal zamanlardan daha fazla sayıda fotoğraf çekin.

9-) Güneşin tam tepede olduğu saatlerde (daha çok 12.00 ile 14.00 arası) mümkünse fotoğraf çekmemeye çalışın. Özellikle insan fotoğrafları üzerinde hoş olmayan sert gölgeler belirginleşebilir.

10-) Fotoğraf çekmek için geniş vaktiniz varsa, yanınızda bir tripod taşıyarak fotoğraflarınızı tripod ile çekin. Böylece kadrajlarınızı daha kontrollü yapma ve yüksek diyafram değerleri kullanma imkanınız olur.

11-) Seyahatlerinizde çantanızda mutlaka mini bir tripod bulundurun. Nerede gerekeceği hiç belli olmaz!

12-) Tripodunuz olmadan elde fotoğraf çekerken, enstantane değerlerinizi mutlaka kontrol edin. Enstantane değeriniz en azından kullandığınız objektifin odak uzunluğuna yakın olmalıdır. Örneğin, 50mm için 1/60sn, 200mm için 1/250sn, 300mm için 1/500sn gibi…

13-) Özellikle portre çekimlerinde ışık konunuzun arkasından geliyorsa konunuz ters ışıkta kalacak ve yüzü nerededeyse tamamen karanlık çıkacaktır. Eğer portrenizin yüzünü karanlık değil de daha aydınlık şekilde göstermek isterseniz en basit yöntem olarak dolgu flaşı kullanabilirsiniz. Böylece portrenizin yüzü de arka plan ile dengeli şekilde aydınlanacaktır.

14-) Fotoğraf çekimlerinizde bir tripod kullansanız bile deklanşöre basma anınızda bir titreşim meydana gelebilir. Bunu önlemek için kablo deklanşör, uzaktan kumanda ya da hemen hemen tüm fotoğraf makinelerinde olan "self timer" modunu kullanabilirsiniz.

15-) Çok büyük ya da çok küçük şeylerin fotoğrafını çekerken karemizin içerisine, konunun boyutunu gösterebileceğimiz ve herkes tarafından bilinen referans alınabilecek bir nesne koymakta fayda var. Örneğin, çok küçük bir obje çekerken, kibrit çöpü ya da bir bozuk para kullanmak gibi…

16-) Ufuk çizgisi, fotoğraf karesinin alt kenarına paralel olmalıdır. Aksi takdirde hoş olmayan yamuk bir fotoğraf karemiz olur.

17-) Özellikle ters ışıkta ve güneş ışığının çok parlak olduğu yerlerde fotoğraf çekerken mutlaka objektifinizin parasoleyini (güneşliğini) kullanın.

18-) Panoramik çekim yapacağınız zaman makinenizi (daha çok kullanılan) yatay yerine tripodunuza dikey olarak bağlayın. Böylece çekmek istediğiniz alanda daha fazla fotoğraf çekebilecek ve perspektif bozulmalarını da en aza indirmiş olacaksınız.

19-) Hızlı konuların (spor karşılaşmaları, araba yarışları…) fotoğrafını çekerken makinenizin obtüratör hızını kontrol edin. Enstantaneniz en azından 1/500sn olsun!

20-) Önemli ve hızlı fotoğraf karelerini kaçırmamak için makinenizin (drive) modunu önceden seri çekime getirin. Netliği konunun gerçekleşebileceği yere önceden yaparak da zaman kazanabilirsiniz. Böylece objektifiniz netlik yapmak için ekstra zaman harcamayacaktır.

21-) Fotoğraflarınıza hız efekti katmak için, nispeten düşük obtüratör hızlarında (1/30, 1/15…)  makineniz ile konuyu takip edip uygun yere geldiğini düşündüğünüzde deklanşöre basın ve takip etmeyi biraz daha sürdürün. Böylece pan tekniğini kullanmış olursunuz. Bu teknikle konunuzun bazı yerleri ve arka alanı netsiz çıkacak ve konunuz hareketli gözükecektir.

22-) Özel mekânlarda çekim ve tripod kullanmak için mutlaka izin alın. Başınızın derde girebileceği yerlerden uzak durun.

23-) En zor fotoğraflanabilecek konulardan biri bebek ve küçük çocuklardır. Çok hızlı ve sürekli hareket ettikleri için fotoğraf karelerine ya çok flu ya da istenmeyen bir anda çekilmiş halleri yansır. Yeni doğmuş bir bebek fotoğrafı çekecekseniz kesinlikle flaş kullanmayın ve flaşınızın kapalı olduğunu bir kez daha kontrol edin.
Çocuk fotoğrafları çekerken de onları oyalayacak bir şeyler bulun. Oyuncaklar bu işe yarar! Arada bir de size bakması için ona seslenin. Unutmayın, küçük bir çocuğun dikkatini sürekli olarak aynı noktada tutamazsınız.

24-) Çekeceğiniz objeyi fotoğraf karenizin tam ortasına getirmeyin. Bilinenin aksine konuyu ortalamak yerine karenin alttan, üstten, sağdan veya soldan 1/3′üne yerleştirmek çok daha iyi bir sonuç verir.

25-) Ormanlık veya ağaçların çok olduğu alanlarda fotoğraf çekiyorsanız çıkan sonuç genellikle gözümüzün gördüğü kadar güzel olmayabilir. Ağaçların arasından süzülen parçalı ışık fotoğraf karenizde delik deşik (açık-koyu bölgeler) bir görüntü oluşturabilir. Çektiğiniz fotoğrafları mutlaka kontrol edin. Parçalı ışık etkisini yumuşatmak için flaş da kullanabilirsiniz.

26-) Çiçek fotoğrafları çekerken rüzgârın hızını hesaba katın. Çiçeğin arka alanına ve üzerine düşen ışığa dikkat edin. Bazı çiçekler ters ışıkta daha güzel fotoğraf verebilir.

27-) Sis, duman ve ters ışık fotoğraflarının her zaman ilgi çekeceğini unutmayın.

28-) İnsan ve yaşamlar üzerine fotoğraflar çekiyorsanız, sade kıyafetler giymeye özen gösterin. Gösterişli fotoğraf çantaları ve büyük fotoğraf makineleri işinizi zorlaştıracaktır.

29-) Hemen her kompakt dijital fotoğraf makinesinde bulunan dijital zoom özelliği gerçek zoom demek değildir. Bizim tek bakacağımız optik zoom özelliğidir. Objektifin içerisindeki mercek sistemlerinin ileri geri gitmesiyle optik zoom (yani gerçek zoom) yapılır. Dijital zoom ise, çekilecek olan konunun yazılımsal olarak büyütülmesiyle elde edilir. Görüntü kalitesini negatif yönde etkileyeceğinden dijital zoom özelliğinin kapalı olmasında ve hiç kullanılmamasında fayda vardır.

30-) Dijital fotoğraf makinelerimizdeki LCD ekranlar pil tüketimini en fazla artıran kısımdır. LCD ekranları mümkün olduğunca az kullanmaya çalışın. Her fotoğraf çekildikten sonra otomatik olarak gösterme özelliğini kapatın, ihtiyaç duyduğunuzda siz LCD ekrana getirin.
Özellikle fotoğrafa yeni başlayanlarda LCD ekranın sık kullanılması istenmeyen kötü bir reflekse dönüşecek ve "nasıl olsa kötüyse siler yenisini çekerim" gibi bir anlayışa yol açacaktır.

31-) Seyahatlerinizde, depolama işinizi nasıl yapacağınızı ve ne kadar fotoğraf çekebileceğinizi hesap etmeye çalışın. Gideceğiniz yere göre taşınabilir bilgisayar, taşınabilir hard disk veya diğer depolama ürünlerini kullanın. Kısa seyahatlerinizde ise sadece hafıza kartlarınız da işinizi görebilir. Birden çok hafıza kartı taşıyın. Ancak onlarca hafıza kartı ile çalışmak işinizi güçleştirecek ve hata yapmanıza sebep olacaktır. En az 2GB hafıza kartları alın!

32-) Hafıza kartını takıp çıkarırken dijital fotoğraf makinenizin mutlaka kapalı olduğundan emin olun. Aksi takdirde hafıza kartınızdaki bilgiler kaybolabilir, kartınız ve fotoğraf makineniz bozulabilir.

33-) Hafıza kartlarınızı silmek içerisindeki bilgileri güvenli şekilde silmeye yetmez. Hafıza kartlarınızı formatlayarak kullanın!

34-) Yeni aldığınız bir dijital fotoğraf makinesinin kullanma kılavuzuna mutlaka göz gezdirin. Hatta üşenmeden hepsini okuyun! Makinenize özel veya daha önce hiç kullanmadığınız bir özelliği olabilir.

35-) Uzun seyahatlerinizde yanınızda yedek pil bulundurmaya çalışın. Eğer makineniz kendi özel şarjlı pili ile çalışıyorsa akşamları mutlaka şarj edin. Kalem pil ile çalışan bir makineniz varsa da kaliteli alkalin piller kullanın.

36-) Karanlık ortamlarda fotoğraf çekerken, genellikle 3-4 metreden uzak mesafelere flaşınızın gücünün yetmeyeceğini unutmayın. Konularınızı daha yakında çekin.

37-) Makinenizin üzerine takılan bir flaşınız varsa, direkt olarak konuya doğrultmak yerine yansıtmalı olarak kullanmaya çalışın. Bunun için duvar ve tavanları kullanabilirsiniz. Bazı üreticilerin flaşlara takılabilen yansıtıcı ve yumuşatıcı gibi aksesuarları da işinize oldukça yarayacaktır.

38-) Otomatik ve manuel olarak kullanılabilen ISO ve WB (White Balance-Beyaz Ayarı) özelliklerini çekimlerinizden önce kontrol etmeyi unutmayın!

39-) Özellikle zor ışık şartlarında fotoğraf çekiyorsanız RAW formatını kullanın.

40-) DSLR fotoğraf makinelerinde objektif değiştirirken hızlı davranmaya çalışın. Mümkünse tozun en az olabileceği tuvalet ve banyo gibi ortamlarda değiştirin.

41-) Fotoğraf makinenizin temizliğine önem verin. Dijital fotoğraf makinelerinin en büyük düşmanlarından biri tozdur. Özellikle objektiflerinizi temizlerken elinize ne geçerse onunla temizlik yapmaya çalışmayın. Kolonya benzeri çözücü maddeleri asla kullanmayın. Sadece objektif ve optik malzemelerin temizliğinde kullanılan özel kimyasalları ve kâğıtları tercih edin.

42-) Fotoğraf makinelerinizi ve objektifleri fotoğraf çantasında taşıyın. Fotoğraf çantanızın su ve toz geçirmemesine, darbelere karşı korunaklı olmasına dikkat edin.

43-) Uzun yürüyüşlerde ve seyahatlerinizde sırtınızda, iki omuzda taşınabilen fotoğraf çantalarını tercih edin. Uzun süre tek omuzda taşınan ağır bir fotoğraf çantası belinizde ve sırtınızda ağrılara neden olabilir.

44-) Fotoğraflarınızı depolarken kendinize özgü bir sistematik geliştirin. Önemli fotoğraflarınızı hem hard diskte hem de CD/DVD ortamında saklayın.

45-) Kumsal ve çöl gibi ortamlarda fotoğraf çekiyorsanız makinenizi korumaya özen gösterin. Çekiminiz bittikten sonra mutlaka fotoğraf çantanıza yerleştirin.

46-) Uzun süreli fotoğraf çekimlerinden sonra makinenizin bakımını yapın. Özellikle DSLR fotoğraf makinesi kullanıyorsanız görüntü algılayıcınız (CCD/CMOS sensör) kirlenmiş olabilir. Bu gibi durumlarda da en ufak bir toz tanesi bile fotoğraf karenizde kocaman bir leke olarak görülecektir.

47-) Fotoğrafınızı internet üzerinde kullanacaksanız (web sayfası, mail vs) görüntü boyutunu düşürün ve mutlaka JPEG çekin.

48-) Yağmur altında fotoğraf çekerken fotoğraf makinenizin ıslanmaması için özel yağmurluklardan faydalanabilirsiniz. Makineniz ıslandığında da bir an önce kuru bir bezle temizlemenizde fayda var.

49-) Soğuk havalarda ve özellikle de kar altında fotoğraf çekerken pillerinizin sorun yaratabileceğini ve sizi yarı yolda bırakabileceğini unutmayın. Yanınızda mutlaka yedek bir pil bulundurun. Ani hava değişikliklerinden uzak durmaya çalışın. Çok soğuk bir ortamdan çok sıcak bir ortama geçtiğinizde, fotoğraf makinenizi direkt olarak ısı kaynağından uzak tutmaya çalışın.

50-) Objektiflerinizin önünde koruyucu filtre olarak UV ya da Skylight'i kullanabilirsiniz. Böylece objektifiniz dış kaynaklı sorunlara (çizilme, tozlanma, kırılma…)  karşı korunmuş olur.