Başlama vuruşu Lehman Brothers´la
2008’de tüm dünyanın krize girdiği, kriz lafının ağzımıza pelesenk olduğu, ruhumuzda depresyon
katsayısının arttığı dönemin resmi başlama vuruşu; Lehman Brothers’ın iflası ve 25 bin kişinin bir
gecede işsiz kalması oldu.
Onu diğer büyük finans kuruluşlarının ve sonra da başka sektör devlerinin binlerce kişiyi işten
çıkarması izledi. Orta ve küçük ölçekteki, özellikle sanayi sektöründe faaliyet gösterenler ise zaten
peş peşe gitti…
Global finansal kriz 2008’de Amerika’da patladı ve hızla tüm dünyaya yayıldı
2009’da işsizlik dünyanın en önemli ‘’ortak’’ sorunu haline geldi. Krizin günah keçisi olarak ‘’finans
sektörünün türev piyasalarda yaptığı oyunlar ve bu sektörün parlak liderleri’’ ilan edildi.
Kriz tescillendi, kabul edildi. 2009’da teğet geçiyor, U yapıyor W gibi görünüyor, L’ye benziyor, I gibi
çakılıyor derken, onunla ve ona rağmen yaşamaya neredeyse alışıldı.
Yaklaşık iki yıl süren kurtarma operasyonları, çare arayışları pek işe yaramadı. Ne ABD’de ne de diğer
ülkelerde, ekonomiye can suyu olmanın ötesinde ivme kazandırılamadı, istihdam yaratılamadı.
Yeni işe alımlara dair sürdürülebilir modeller üretilemedi. Evlerdeki ocaklar söndü, yüreklerdeki ateş
iyice harlandı, güçlendi. Hemen her ailede en az bir kişi işini kaybetti ya da potansiyel işsizlik korkusu
ile kıvranmaya başladı. Her dört kişiden biri iş arar hale geldi.
Kriz sonrası...
‘’Tamam, bu seferki öncekilere hiç benzemeyen çapta, şekilde ve derinlikte bir kriz, ama ohhooo!!!
dünya ne krizler gördü, hepsinden de çıktı, bundan da çıkacak, sabırlı olmak lazım’’ ya da
‘’ Her kriz fırsattır, şimdi bak ne fırsatlar çıkacak, onları kollayalım, yakalayalım’’
diyerek, büyük vole vurmaya ya da ağabeylerin istihdam yaratacak çareler bulacağına inançla, çaresiz
ve huzursuz bir bekleme durumunda. Çoğunluk, krizden ne zaman çıkılır tahminlerini kaçırmamaya çalışarak yaşamaya devam etmeyi benimsedi...
Topun ağzındakiler; Beyaz yakalılar!
İşini kaybedenler arasında maddi, manevi en büyük hasarı alanlar; üst ve orta gelir grubu, kurumsal
şirketlerde çalışan profesyoneller oldu. Bundan sonraki süreçte de ve üstelik artarak onlar olacak.
Çünkü bu kesim oldukça borçlu, ayrıca statü ve maaşa bağımlı bir yaşam kurgusuna sahip.
Ekonominin ve hayatın yükünü aslında onlar taşıyor.
Daha düşük seviyelerdeki çalışanların ise
Borçluluk, yatırım miktarları çok daha az, beklentileri mütevazı, işsizlik sigortası imkanlarına yakınlar
ve ufak rakamlara dudak bükmüyorlar, yerel belediyelerin, STK ların geçim destek imkanlarından
(kömür vs.) yüksünmüyorlar. Bu yüzden, onlar zaten eskiden de pek parlak durumda olmadıklarından
kayıpların etkisi bu kesimlerde daha uzun döneme yayılarak hissedilecek görünüyor.
Bu nedenle tam anlamı ile topun ağzında olan beyaz yakalıların ekonomiye katma değer sağlayan
işler edinmeleri, gelecekteki her türlü gelişme ve huzurumuz için en kritik faktör.
Şunu demek istiyorum; örneğin, tekstil sektöründe 200,000 kişi işini kaybettiğinde hafif bir
dalgalanma olurken, aynı rakamın bankacılık veya beyaz yakalı sektörlerde olması halinde satın alma
gücündeki müthiş azalma, ortalığı darmadağın eder.
Peki o zaman; Neler oluyor, olacak? Neler yapılmalı ?
‘’Yanlış soruya, doğru cevap bulamayacağımız’’ gerçeğinden hareketle; ‘’istihdam nasıl artar?’’
demeden önce, ‘’istihdam neden sorun oldu, bu sorun nasıl çözülür?’’ dememiz lazım.
Neler değişti, değişecek? Yaka renkleri ne anlama gelecek?
Bir kere bu olan bitenin kriz değil, bir evrim ve uzun sürecek dönüşüm çağının trübülansı olduğunu
algılamak gerekiyor. Çalkantıyı, ‘’finansal kriz nedeniyle dar boğaza girildi, onun için şimdilik iş
olanakları daraldı, ama kriz geçince yine her şey düzelecek’’ zannetmek ya da böyle düşünmenin
kolaycılığına kaçmak büyük hata, yanılgı olur. Yaşananlar ve daha da yaşanacaklar çok büyük bir çağ
değişiminin doğal gerçekleridir. Dijital-Bilgi çağının, Siberbasyon-Akıl-Zeka çağı ile yer
değiştirmesinden oluşan gerginliğin sonuçlarıdır.
Hatırlayalım; tarımdan sanayiye geçerken, mavi gömlekli sanayi çağı işçileri, tarım çalışanlarının yerini
almıştı ve çiftçilerin çoğu yeni yetkinliklerle fabrika emekçilerine, tüccarlara, şehir insanlarına
dönüşmüştü. Sanayiden, sanayi sonrası bilgi toplumuna dönüşürken de beyaz yakalı ofis, kurumsal
alan çalışanları, üretim, montaj makineleri ve teknoloji; mavi yakalıların yerini almış, onları fabrikaların
dışına taşımıştı. Tüm bu yer değiştirmelerde yeni düzeneklere adapte olamayanlar, yetkinliklerini
geliştiremeyenler istihdam piyasasının dışında kalmıştı.
Şimdi de aynısı oluyor, üstelik bu durum daha da hızlanıp, etkisi daha da büyüyerek gelişecek. Çünkü
bu seferki yer değiştirme sadece insanlar ve yaka renkleri arasında değil; tarım işçileri, mavi gömlekli
emekçiler, beyaz yakalı çalışanlar ve robotlar, akıllı sistemler arasında olacak. Nano teknoloji ve
genetik gelişmeler; bugün insan çalışmasını gerektiren, kol-bilek gücü, alın-akıl teri gerektiren tüm
işleri robotik, akıllı sistemler ve yazılımlarla yapılır hale getirecek, getiriyor.

Artık tek bir yerden ücret alarak, maaşlı çalışmak out! Halen olanlar doyurmuyor, olsa da sürekliliği
garanti değil, olmayanlar ise zaten yok!
Bundan sonra; ‘’iş çeşitliliğini arttırmak’’, ‘’yeni alan, konu, kendi işini yaratmak’’ para kazandıracak.
Bir konuda uzman olan, fark ve benzersiz değer üreten; bunu, tek bir yere ücretle vermeyecek de pek
çok yere esnek zamanlı, kontratlı, proje bazlı, saatlik, günlük, aylık, yıllık, dönemsel vbg modellerle
satacak.
Ev ofis, ortak ofis, geçici ofis, sanal ofis, her-yer ofis, Sturbucks, kısacası elveda ofis denecek ve yeni
çalışma mekanları, beynimizin içi, yüreğimizin derinlikleri, buluşçuluk kapasitemiz olacak.
Kısacası şimdi artık, küçük, bireysel girişimcilik, ekmeğini taştan değil ama internetten ve hizmet
sektöründen çıkarmak zamanı.
Bunları yaparken de gelişmiş teknoloji algısı, bilgisi, kullanım düzeyi, İngilizce, yaratıcılık, projecilik,
gözlemcilik, sürdürülebilir, rasyonel iş bitiricilik şart!
Bu şartlar aslında ister kendi işinizi yaratın, isterseniz de hala kurumsal alanlarda kalabilen, kalmak
isteyenlerden olun, gelecekte başarının tartışma kabul etmeyen zorunlulukları.
Meşhur İş Bankası reklamını ve şubesiz bankacılığı teşvik eden tüm mesajşaroiyi analiz edin...
Bir ATM şubesi; ´´insanlı şubelerle nasıl aşık attığını, en az onlar kadar hatta onlardan daha verimli
çalıştığını anlatıyor´´. Arçeliğin Çeliği, Vestel’in Robotu evimizin sevimli, becerikli çocukları gibi algılanır
oldu. Ya cep telefonlarının hallettikleri? Bunlar birer reklam olmanın ötesinde, bangır bangır ve hızla
gelen yenidünyanın, geleceğin iş, para kazanma düzeneklerinin en somut ve tartışılmaz işaretleri...
Tüm bu işaretlerdeki robotlar, akıllı sistemler; ´´yanınızda yer açın veya siz çıkın gidin biz geliyoruz´´ diyor...
Nereye gideceksiniz? Ne yapacaksınız? Kendinizi hali hazırdaki işinizde veya dışarda hala talep edilen, bir değer
ifade eden hale nasıl dönüştürecek, gelişeceksiniz?
İster bir kurumda çalışın, ister iş arayın bir an önce bu gerçeklere göre kendinize yeni vizyonlar
oluşturup, gelecek planlarınızı yapın. Kendi kişisel senaryolarınız üzerinde çalışın ve tıpkı iş projesi
yapar gibi kendi yaşam projenizi oluşturmalısınız.
Vakit kaybetmeden... Daha vakit var, elle gelen düğün bayram demeden...
İşte gelecekte her kapıyı açacak temel mottonuz;
Paralel kariyer, yeni kariyer, ömür boyu kariyer geliştirerek, ticatlarımla, ticanet yaparak, glocalization
prensipleriyle, webolution geçirerek, sürekli öğrenerek, mültidisipliner düşünerek, sosyal ağ üyesi bir
türetici olarak faaliyetlerime devam edecek, parlayacağım…
Yukarıdaki cümlenin Türkçe meali;
Klasik iş tariflerine bel bağlamayıp;
kendimi, hayat amaçlarımı, yetkinliklerimi, gelecek trendlerini iyi analiz ederek,
ne işe yarayıp, ne değer üretebileceğimi belirleyecek ve
bu alan için hali hazırda bir işim olsa bile
sistemli ve disiplinli bir şekilde geleceğimi hazırlayacak,
değişip, dönüşerek,
gelecekte geçer akçe olacak faaliyetler, buluşlar geliştireceğim.
Bu çabalarımıı ve buluşlarımı
yerel-küresel ihtiyaçları göz önüne alarak,
internet üzerinden, web tabanlı iş modelleri ile geliştirecek,
her alanı göz önüne alarak,
kendim gibi olanlara ve daha büyük yapılara satacak,
değer ve para kazanıp, kazandıklarımı paylaşacağım.
Tüm bu gelişmelerle Gelecekle Gelecekler;
- Her alanda servis, hizmet sektörü gelişecek. Servis hizmetleri kişiselleşecek. Kişisel koçluk ve
asistanlık artacak.
- Her alanda, free lance, saate, sayfaya, projeye, döneme vs. dayalı parçalı, esnek zamanlı, hizmetler,
danışmanlıklar çoğalacak.
- Birden fazla konuda, birden fazla şirkete, kişiye hizmetini, becerisini istediği kadar, istediği zaman,
istediği yerden kiralamak, satmak normal ve bağımsız danışmanlık daha çok tercih edilen olacak.
- Kişisel marka olmak, belirli alanlarda uzman, en iyi bilen olarak isim yapmak daha da önem
kazanacak.
- Elli yaş üstü danışman, yarı zamanlı, kontratlı olarak artan oranda iş hayatına katılacak
- Emeklilik kavramı ortadan kalkacak. Herkes, her yaşta becerisiyle uyumlu her alanda iş yapabilecek.
İnsanlar isterlerse ömür boyu çalışıp, eğitim alabilecekler
- Şirketlerin merkezi satış departmanları küçülecek. Saha satışları bağımsız bireysel doğrudan
pazarlamacılarla network marketing modelleri ile yapılacak. Her türlü ürün ve servis bu yolla satılacak.
- Vasıfsız ya da düşük vasıftaki işçiler (gömleksiz kalanlar) işsizlik sigortaları, filantropi kuruluşlarının
fonları ile yaşarken, onların yaptıkları işlere dahi sıradan üniversite mezunu işçiler geçecek.
- Bilinen, klasik sanayi işletmeleri dünya devleri tarafından alınacak, orta ölçekte, yerel sanayici olarak
devam etmek mümkün olmayacak.
- Küçük Yerel Kişisel işler, hizmetler, değerler önem kazanacak, örgütlenecek. Bunlar devasa dünya
şirketlerine kontratlı, fason işler yapacaklar
- Kadınlar iş piyasalarındaki etkinliklerini arttıracaklar. Kadınların bilime, teknolojiye ilgisi, bu alanlara katkıları, başarıları artacak.
- Teknoloji ve İngilizce öğreten işler, alanlar gelişecek
- Her yerden iş yapılabileceği için bedensel engellilerin iş hayatına katılımında da bir artış gerçekleşecek.
- Üniversitede çift dal kaçınılmaz olacak. Psikoloji ve ya Hukuk her meslek için olmazsa olmaz alanlar
haline gelecek.
- Kişisel girişimcilik artacak, herkesin fatura kesebileceği bir vergi numarası olacak.
- Sanal Bulunma ( Presence) diye bir kavram gelişecek. Aynı anda 3 boyutlu olarak bir kaç yerde birden
bulunmak mümkün olacak.
- Eğitim modelleri değişecek. “Yeni Eğitim Uzmanları” oluşacak. Internet üzerinden özel ders verme
yaygınlaşacak.
Geleceğin en gözde meslekleri;
Internet Pazarlama Uzmanları, Horizon Scanner’lar, Fütürist Danışmanlar, Yönetici Menejerliği, Koçluk,
Anti Terör Uzmanları, Güvenlik tasarımcıları, Mahremiyet koruyucuları, İş Terapistleri, Network
Uzmanları, Web Uzmanları, Sürdürülebilir İş Modeli Uzmanları, Sağlık Karantinacıları, Biyoloji ve Gen
Uzmanları, Her Alanda Kişisel, Özgün Hizmet Sağlayıcılığı, İçerik Yaratıcılar, Matematikçiler –
Simülasyoncular – Senaryo Tasarımcıları, Holografikerler, Rüya Gerçekleştiriciler, Tasarım Guruları,
Enerji ve Kaynak Müfettişleri, Ekomanüpülatif Çiftçiler ve Balıkçılar, Akreditasyon Uzmanları, Bu Yeni
Alanlara Adapte Olmuş Hukukçular, Neuro Science Uzmanları, Meditasyon Üstadları, Taşeron- Fason
Yöneticiliği,
Yeni çağın en önemli sorunu; Çoklu Nesil Çatışması
Son olarak çalışma ortamlarıyla ilgili de birkaç şey söylemek gerekirse, bu açıdan vurgu yapmak
istediğim konu; ‘’Çoklu, Farklı Nesil Yönetimi, kuşak çatışması’’ olacak.
Hali hazırda ve yakın gelecekte çalışma ortamlarının en önemli konusu ve sorununu kuşak çatışması
olarak görüyorum.
İş yerlerindeki mutsuzluk ve verimsizliğe neden olan en temel problemlerden biri;
‘‘Nesiller arası farkın yönetilememesi ve farklı yaş guruplarının birbirine acımasız davranması’’.
‘’Ast-üst çatışması var, ilişkiler sorunlu’’ diye algılanan pek çok sıkıntının altında, üç neslin bir arada
(BB, X, Y), ortak amaç için, ekip olarak iş çıkarmaya çalışması yatıyor.
Özellikle bugünün ‘’kurumsal’’ denen iş ortamlarında nesiller arası yetişme tarzları, ortamları
nedeniyle, algı, yöntem, uygulama, iletişim farklılıklarından kaynaklanan problemler çok yoğun
yaşanıyor.
Devrimlere uyum yıllarını, demokrat partinin kuruluşunu, Natoya girişi, 61 ithilalini, aya ayak basmayı
yaşamış, işine ve eşine sadık olmayı öğrenmiş Baby Boomer kuşağı,
Cinsel özgürlük, televizyonun girişi, magazin, mizah ve kadın dergilerinin gelişmesi, batıya yönelme,
anarşik olaylar gibi belirleyici gelişmelerle büyümüş, optimist X nesli ile
80 ihtilalini, İithalatta patlamayı, yeni teknolojilerle, bilgisayara geçişi, internetle tanışmayı, TV nin
her şeye hakim olduğu yılları, hızlı üretim, tüketim ve keskin rekabeti, kürselleşmeyi yaşayan Y
neslinin birbirini anlaması çok da kolay olmuyor.
Ve bence herkes Y Nesline fazla yükleniyor ve çok fazla beklenti altında eziyor.
Y’leri iş hayatından, yaşamdan iyice soğutmadan bir hal çaresi bulmak BB ve X’lerin en önemli
sorumluluğudur diye düşünüyorum.