Değerli taşların etkileri:
Değerli taşlarla tedavi ve
taşların insanlar üzerindeki etkileri, Türk kültüründe yer almayan -ya da pek
bilinmeyen- ancak; diğer medeniyetlerde yaygın bir şekilde kabul edilmiş, ve
zamanımızda araştırmalara konu olmuş bir kültürdür.
“2002'de
yazmış olduğumuz bu giriş yazısına mühim bir ek.. "Türk kültüründe yer
almayan" dedikten sonra "-ya da pek bilinmeyen-" şeklinde bir uyarı
eklenmesi oldukça yerinde olmuş. Çünkü asıl doğru olan; değerli taşların Türk ve
İslam kültüründe yer almadığı değil; bunun günümüz insanı tarafından pek
bilinmediği. Bu sayfada sadece Marifetname'den bir örnek vermiştik ancak
Mevlana'nın Mesnevi'sinde, tasavvuf ile ilgili bazı eserlerde ve daha pek çok
eserde taşların etkilerinden bahsedilmiş; hatta sadece taşların faydalı etkileri
üzerine yazılmış olan bir risale bile mevcut. Bu araştırmamız tamamlandığında Gizli Hazine'ye
eklenecek.”
- önce eski çağ bilgileri...
Değerli taşlar, renkleri
ve gözalıcı parlaklıkları nedeniyle ilk çağlardan beri insanların ilgisini
çekmiştir. O zamanlarda bile insanlar için her değerli taşın özel bir anlamı
vardı.
Örneğin;
- Kızılderililer, üzerinde turkuaz taşıyan kişilerin kemiklerinin
kırılmayacağına inanırlar ve savaşta bu taşı kalkanlarının üzerine işlerlerdi.
Turkuazın, Aztek kültüründe de önemli bir yeri olduğu bilinmekte: Aztekler bu
taşı kötü etkilerden korunma amaçlı olarak kullanırlardı. Yine kızılderili
kültüründe, yosun akik taşının susuzluğu giderdiğine inanılır ve bu amaçla
kullanılırdı.
- Eski Yunanlar'da, ametist taşının insanları sarhoş olmaktan koruduğuna
inanılır ve kadehler ametistten yapılırdı.
- Negatif elektrik yükünü ayaklardan toprağa geçirdiğine inandıkları için hala
daha Hindistan'da kadınlar ayak parmaklarına obsidyen yüzük
takmaktadırlar.
- Çok daha eskilere bakarsak, efsane şehir Atlantis'te enerji elde etmek
kuvars kristallerinden faydalanıldığının söylendiğini de görürüz.
- Geçmişte elmastan daha çok aranan ve istenen, özellikle Araplar'ın favorisi
olan zebercet taşı, karanlık yerlerden geçerken duyulan korkuyu yenmek için
takılırdı.
- islam kültürüne de bakalım

Erzurumlu İbrahim Hakkı
Hazretleri'nin Marifetname'sinden bir alıntı:
"...Ona yakın olanı ise zümrüt cevheridir. Ona bakanın gözü nur,
gönlü, sürur bulur. Saçtığı şuadan yılan kör olup, onu taşıyandan kaçar.
Zümrütün fayda ve hususiyetleri pek çoktur. Lakin biz burada kısa
kestik."
- sonra deneyimler...

Değerli taşların etkileri
hakkındaki eski bilgilere baktığımızda, bunun sadece batıl inançlar olduğu
düşünülebilir ki, bir kısmı -mesela kemiklerin kırılmaması ile ilgili olan
efsane- belki de öyledir.
Ancak; düşününce kolayca farkedileceği gibi, bu
tür inançların pek çoğu insanların deneyimlerine dayanmaktadır: Eğer ametist
kadehten içki içip de körkütük sarhoş olan biri olsaydı, ametist ile ilgili
böyle bir hikaye de olmazdı. Ya da, kızılderililer gerçekten susuzluklarını
gideriyor olmasaydı, "bu susuzluğu gideriyor" diyerek yosun akik kullanmazlardı.
Sonuçta, insanlar etkisini görmedikleri halde "bu böyleymiş" diyerek bir inanca
katılmaz ve onu uygulamazlar.
Böylece değerli taşların etkilerinin ilk
olarak, "insanların deneyimleriyle" farkedildiğini görüyoruz. Deneyimler
sonuçlarının kesinliği itibariyle değerli bilgilerdir (Bilimsel
açıklama bekliyor olabilirsiniz ancak deneyimler bilimin henüz ispat
edemediklerini de gösterdiği için bilimin şu an için sunduklarından daha üstün
bir bilgi sayılabilir. Bilim ispatlayamasaydı yerçeki olmayacak mıydı?)
ama, gelin olaya bir de bilimsel yönden bakalım:
- ve araştırmalar...
Taşın insana nasıl etkisi
olacak diyebilirsiniz. Ne yenir ne içilir, bir taş nasıl fayda verebilir? Oysa
ki düşündüğümüzde, yemediğimiz içmediğimiz pek çok maddenin, olumlu ya da
olumsuz, bizi oldukça ciddi olarak etkilediğini farkederiz. Televizyonunuz,
monitörünüz, cep telefonunuz, yakınınızdaki bir baz istasyonu... Düşündünüz mü
hiç; bunların hiçbiri bedeninizle temas halinde olmadığı halde sizi nasıl
etkileyebiliyorlar? Sadece genel olarak çoğunluk tarafından bilindiği için
bunları örnek verdik. Manyetik alanlarından etkileniyoruz diye düşünmeniz
doğrudur. Canlı ya da cansız, herşeyin, ve elbetteki taşların da bir enerji
alanı vardır ve enerji alanları kesişen herşey birbirini
etkiler.
Fiziksel formlarımız aslında, eskiden zannedildiği gibi maddeden
değil, enerjiden oluşmaktadır. Madde olarak bildiğimiz tüm üç boyutlu formlar,
belirli hızlarda titreşmekte olan enerjilerdir ve her madde bir diğerini
enerjisiyle yani kendi varlığıyla etkiler. Aynen bir taşı suya attığımızda
yayılan küçük dalgaların diğer dalgalarla rezonansa girmesi gibi, taşların
taşıdığı enerjiyle insanların taşıdıkları enerji de kesişmekte ve bu şekilde
enerjiler birleşerek, bahsedilen etkiler ortaya çıkmaktadır. Bunu daha net
anlayabilmek için öncelikle artık açıkça çağdışı kalmış bir fikir olan
materyalist görüşten kurtularak, maddenin gerçekte ne olduğunu anlamamız
lazım:
Genellikle insanlar; maddenin, kendisine dokunulabilen,
dayanıklı ve katı bir şey olduğunu düşünürler. Eski Yunan'da madde bu biçimde
tanımlanıyordu. Bugün ise bunun tam olarak doğru bir tanımlama olmadığını
biliyoruz. Maddenin bölünebilen parçacıklardan oluştuğunu öğrendik. Daha sonra
en küçük parçacık olduğunu düşündüğümüz bir parçacığa ulaştık ve buna atom
(bölünmez anlamında) adını verdik ve çok geçmeden onun da bölünemez bir parçacık
olmadığını gördük. Daha sonraları ise maddenin elektriğe ilişkin özellikleri
bulundu ve elektronlar keşfedildi. Elektronda, kabul ettiğimiz anlamda maddi
diyebileceğimiz hiçbir şey yoktu; çünkü elektron, hareket halindeki elektrik
yükünden başka bir şey değildi. Ve şu sonuca ulaşıldı; peki, negatif yükte madde
diyebileceğimiz birşey yoksa, pozitif çekirdekte neden olsun? Öyleyse yalnızca
enerji vardır ve biz farklı hızlarla titreşmekte olan bu enerjiyi madde olarak
algılarız!..
- Acaba bu etkilerin, inanmakla bir
ilgisi var mı?
Size
kuvars kristalinin verdiği enerjiden bahsedilse ve size de bu etkiyi yaşasanız,
yine de bunun "inandığınız için" olduğunu düşünürsünüz, değil mi? Peki ya
bitkilerde böyle birşey sözkonusu olabilir mi? Bitkiler "öyle olduklarına
inandıkları için" kristalin etkisini hissedebilirler mi? Kristal Mucizesi
(Crystal Healing) adlı kitabın yazarı Edmund Harold'un, bahsedilen
kitabında anlattığı deneyine bir bakalım:
"Bir kadın,
daha sonra bahçesine dikebilmek için, birkaç limon otuna kök saldırmaya
çalışıyordu. Onu su dolu bir kaba yerleştirerek, kabı güneşli bir pencere
çıkıntısına koydu; ancak ot çok az bir gelişme göstermişti. Kadına, kaptan
beş-on cm. uzaklığa yerleştirilecek bir kuvars kristalinin gelişimi
uyarabileceğini söyledim. Dediğimi yaptı, kristali pencereden iyice uzağa
yerleştirdi. Bitki o sırada ışığa doğru eğilmiş, güneşin yaşam verici ışınlarını
massetmeye çalışıyordu. Birkaç gün içinde bitki gelişme modelini tersine
çevirerek, güneşe sırt çevirip kuvars kristaline, onun uyarımına yöneldi. Daha
da önemlisi, kadının büyük bir hoşnutlukla tanık olduğu gibi, büyümeye
başladı."
- bu genel bir soru: inandığımız için mi
oluyor?
 Pek çok
müşterimizden bu soruyu duyuyoruz: "İnandığımız için mi oluyor?" Mantığımızla
cevap verebiliriz: Öncelikle; şüphe duyarak deniyor iseniz, -ki hemen hemen ilk
deneyen herkeste bu şüphe vardır- zaten inanmamışsınız demektir. Bu durumda,
diyelim ki akik taşının çarpıntıları giderdiğinden bahsettik ve
bu şekilde bir faydasını da gördünüz, böyle birşeyi inandığınız için
olduğunu düşünmeniz yanlıştır. Şüphenin olduğu yerde inancın olması sözkonusu
olamaz. Zaten inanmamış olduğunuzu farketmelisiniz.
Şunu deneyin: Ne
çeşit etkileri olduğunu bilmediğiniz bir taşı bir süre kullanın. Kendinizde
fiziksel ya da manevi herhangi bir değişiklik hissettiğinizde, o taşın ne çeşit
etkileri olduğunu okuyun. Şaşıracaksınız.
İster inandığımız için oluyor
diye düşünün, ister enerji alanları birbirini etkiliyor diye düşünün; belki de
bu konuda asıl önemli olan; eğer istediğiniz sonucu alıyorsanız, nasıl olduğun
bir önemi yoktur. Yediklerimizden faydalanabilmek için sindirimin nasıl
yapıldığını, yiyeceklerin nasıl enerjiye dönüşüp bize güç verdiğini bilmemiz bir
gereklilik değildir.
Örnekleri ve
açıklamaları çoğaltmak mümkün. Tüm bu yazılanlar, sadece taşların büyülü
dünyasından ve onların faydalarından haberi olmayanlar için. Değerli taşları
tanıyan pek çok kişi onları kullanarak bizzat bu faydaları kendileri yaşıyor ve
değerli taşların etkilerini biliyor. Denediğinizde bunu siz de apaçık görecek ve
yepyeni bir dünyaya adım atacaksınız. Değerli taşlara verilen bu
"değerli" ünvanının, sadece maddi anlamda olmadığını farkedeceksiniz ve
değerli taşlar hayatınızın vazgeçilmez bir parçası olacak. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder