Blog Listem

9 Kasım 2019 Cumartesi

ATATÜRK’ÜN VEFATININ 81. YILI

1919…..1938
19 SENE ARAYLA ÇEKİLEN İKİ FOTOĞRAF; MEMLEKET UĞRUNA HARCANAN BİR ÖMRÜN DIŞA VURUMU

ATATÜRK’ÜN VEFATININ 81. YILI

Ülkemizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 81 yıl evvel bugün, 10 Kasım 1938 günü aramızdan ayrıldı.

O, Samsuna çıktığı 19 Mayıs 1919 ile vefat ettiği 10 Kasım 1938 tarihleri arasındaki 19 yılda adeta parçalanmış, işgal edilmiş ve bitmiş bir ülkenin küllerinden, Türkiye Cumhuriyeti adında, yepyeni bir ülke kurdu,

O,
Saltanatı kaldırdı,
Cumhuriyet Rejimini getirdi, halkı egemen kıldı,
Hilafeti kaldırdı, Laikliği getirdi,
Harf Devrimi yaptı, okuma yazma oranının artmasını sağladı,
Türkiyeyi her kademesinde yeniden yapılandırdı,
Kıyafet Devrimini gerçekleştirdi
Tekke ve Zaviyeler kapattı,
Medeni Kanunu çıkarttı ve kadınlarımıza şahsiyet kazandırdı,
Kaputilasyonları kaldırdı,
Takvim, saat ve ölçülerde çağdaş birimlere geçti
Mahkemeleri özerk hale getirdi,
Eğitim eşitliğini sağladı,

O, hiçbir şeyi olmayan ülkemize, 19 yıl içinde;
Gölcük Askeri Tersanesini,
Kayseri Uçak Fabrikasını,
Şeker Fabrikalarını,
Silah ve Mühimmat Fabrikalarını,
Dokuma ve Basma Fabrikalarını
Kiremit Fabrikasını
Elektrik Santrallerini
Şişe ve Cam Fabrikasını
Kağıt ve Karton Fabrikasını,
Çubuk Barajını ve Elektrik Santralini
Sigara Fabrikalarını
Karabük Demir ve Çelik Fabrikasını
Sivas Divriği Demir ve Çelik İşletmesini,
Çimento Fabrikasını

ve bunlar gibi toplam 46 adet dev sanayi tesisini Türkiye ye çok zor şartlar altında kazandırdı ve ülkenin dört bir yanını demir yolları ile adeta ördü.

O, hepimiz gibi bir fani idi ve bu dünyadan göç etti. Ama kısa ömründe kazandığı savaşların dışında, daha da önemlisi, dirayeti, ileri ön görüsü ile, ülkesinin kalkınma savaşını da kazandırdı.

O, bu gücü kendinde buluyordu ve gücünü ülkesinin gelişmesi için harcadı, yaşadı ve öldü.

Hiçbir zaman Tek Adam olmadı, meclisin üstünlüğüne ve halkın egemenliğine saygı gösterdi. Gelecek ona göre gençlerdeydi ve onlara güvendi, cumhuriyeti onlara emanet etti.

Bizler onun düşüncelerini, ilkelerini yaşatıp ülkemizi daha da ileri getirecek çalışmaları yapıyoruz, yapacağız da, onun bize verdiği hedef; ülkemizi hep ileriye taşımak ve ulaştırmaktır, bunun bilincindeyiz.

Atatürk hep yaşayacak, o ölmedi ve hiçbir zaman da ölmeyecek, onun fikir ve düşünceleri her devir ve şart altında, Türkiye'nin önünü aydınlatacak ve yol gösterecektir.

Bu düşüncelerin ışığı altında, ülkemizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk rahmet, saygı ve minnetle bir kez daha anıyoruz.

Ruhu şad olsun.

Fotoğraflar: K.Güven-Atatürk Fotoğrafları Arşivi,
1-19.05.1919 - 9.Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, Samsun’da
2-27.05.1938 – Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Son defa geldiği İstanbul’da 

30 Ağustos 2019 Cuma

Neyimiz varsa… hepsini, her şeyi 30 Ağustos Zaferi'ne borçluyuz” Minnettarız ! Falih Rıfkı Atay

Neyimiz varsa… hepsini, her şeyi 30 Ağustos Zaferi'ne borçluyuz” Minnettarız !
Falih Rıfkı Atay
Bugün muharebe olan yerler, Osmanlı Devleti hayatına başlarken ilk emeklediğimiz topraklardır: Söğüt, Bursa, İznik, Domaniç, Eskişehir, hatta İzmir, altı yüz yıldır, tekfurlar yıkılalı, beylikler küçük mülklerini ilk sultanlarımıza hediye ettiğinden beri kan rengi ve barut dumanı nedir görmemiş, duymamış yerlerdi. Oralar her taarruzdan korunan Türk kucağı idi… Bugün buralar düşman elindedir. İznik'te Osman Gazi medrese kurdurmuştu… Hâlbuki geçen yıl, onun mezarının başucunda Venizeolos'un veledi, hem de sandukasına dayanarak resim çektirdi. Bu iki hatırayı bu millet unutacak mı?  Osman Gazi'nin yeni vatanı… Domaniç Yaylalarında şimdi küffar dolaşıyor… Ya Kütahya! Ya yeşil Bursa!
Daha ne sayayım! Düşman bayrağımızı, ananemizi, tarihimizi çiğneye çiğneye sağ kalanımıza doğru yürüyor. (…) Arslan Yürekli Süleyman Paşa bile; ilk vatan şairi, ateş ruhlu Namık Kemal bile Bolayır'da küffar elinde kaldı.
Ziyanımız ölçülere sığmayacak kadar büyüktür. (…) Elimizden alınan şeyler, bütün varımız ve bütün varlığımızdır.
Elde kalan vatan parçasında 35 padişah türbesinden bir tanesi yok… Evvelce bizi fetih diyarlarımızdan öteye atmışlardı… Fakat bu sefer bizi bizden alıyorlar; varlığımızdan ötelere, çıplak yaylalara sürmek istiyorlar. Türk beldeleri, Türk mimarisi, Türk şerefi, Türk ananesi, Türk dini, 900 yıllık Türk himmeti yabancıya ganimet kalacak! Bu da mı hak?
Vatan elimizde bir varlık yeri değil…”
Ancak bu kara tabloya rağmen Ruşen Eşref Ünaydın asla umutsuz değildi. Kurtuluşa yürekten inanıyordu. Umudunun kaynağını da şöyle açıklamıştı:
“Dün kendisine millet tarafından Başkomutanlık verilen Mustafa Kemal, bugün her zamandan ziyade Türk azmini, Türk imanını şahsında topluyor. O millete hizmetçidir, millet de onun hizmetindedir. O bizdir, biz oyuz. O milleti, millet de onu Çanakkale günlerinden, Erzurum, Sivas, Ankara günlerinden tanıyor. Hepimiz bir yolu görüyoruz. Hepimiz bir gayeyi güdüyoruz… ”
Anlayacağınız, 1921 yılı itibarıyla ortada artık bir “Türk vatanı” kalmamıştı. Varlığımız tehdit altındaydı. Allah'tan, Ruşen Eşref Ünaydın'ın güvendiği dağlara karlar yağmadı. Atatürk, Sakarya, Büyük Taarruz ve Başkumandan Meydan Muharebesi ile bu toprakları yeniden vatan yaptı. 30 Ağustos Zafer Bayramımızı kutluyoruz !Bugünümüzü, yarınımızı, üzerinde yaşadığımız topraklardaki varlığımızı, özgürlüğümüzü, insana yaraşır şekilde yaşam bicimimizi borçlu olduğumuz kurtuluş savaşı şehitleri ve Mustafa Kemal ATATÜRK ü  saygıyla ve sevgiyle anıyoruz.