Blog Listem

21 Kasım 2012 Çarşamba

Ekim 2012 Trendler

Ekim 2012 Trendler

Birde Üç

Hep üçte bir söylemine alışmışken nedir bu 1'de 3? Dijital hayatla birlikte çok fazla ekilmeye başladık. O yüzden de bir gün için o olmazsa o, öbürü olmazsa bu gibi üç ayrı alternatif program yapmaya başladık. Hayatımızda en çok değişen şeylerden biri programlarımıza sadık kalmamak. Ne de olsa bir telefon veya mesajla gelemeyeceğimizi kolayca çabucak söyleyiveriyoruz. Sosyal sermayemiz dijital hayatlara bağlı olarak daha da düştü. Sosyal sermayeyi birbirimize duyduğumuz güven, hoşgörü ve yardımseverlik belirliyor. Karşımızdakinin verdiği sözü tutmayacağını iyice kanıksamaya başladık. Hatta bu huydan kendimiz de edindik. Hiçbir şeyin ve kimsenin yeri başka değil, artı; üç alternatiften bir oluverdik.

Sonsuza kadar yaşayacak mıyız?

200 hatta 400 yaşına kadar yaşamak eskisi kadar "hadi canım olur mu öyle şey!" dedirten bir şey değil. Kime 200-400 sene yaşayacağımızı söylesem "olmaz" diyenini görmedim. Sadece "off çok fazla" diyen var. Olup olmayacağı değil de iyi mi kötü mü olduğu tartışılıyor. Bu soruya Tobias Hulswitt ve Roman Brianzank çok kafa patlatmışlar hatta bir kitap hazırlamışlar.

Tobias Hulswitt 1973 Hannover doğumlu. Serbest yazarlık yapıyor. Romanları ve bir de çocuk kitabı var. Roman Brianzank ise 1969'da Çekoslovakya doğumlu. Frankfurt am Main ve Berlin'de felsefe ve fizikokuduktan sonra biyoloji alanına geçmiş. Berlin'deki Max Planck Enstitüsünde moleküler genetik alanında bilim insanı olarak çalışıyor. Yazarlardan Tobias'ın kaşif ve fütürolog Ray Kurzweil ile yaptığı söyleşideRay kısa bir süre öncesine kadar kaçınılmaz olarak görünen ölümün çaresi olduğunu söylüyor. Ray üç köprüden söz ediyor; ilkin metabolizmayı ek besinlerle ve belli yaşam tarzıyla manipüle ederek genetiğin bizi yaşlılıktan kurtaracağı ikinci köprüye ulaşıyoruz.Ray aldığı iki yüze yakın ek besin sayesinde 60 yaşında olmasına rağmen 40 yaş değerlerine sahip. Üç köprüden ikinciye bu ek besinler sayesinde ulaşıyoruz. İkinci köprü bizi, nano robotların vücudumuzu onardığı, sabit diskimizin değiştirildiği yapay zekayla bir olacağımız ve bir daha ölmek zorunda olmadığımız üçüncü köprüye götürüyor. Peki bu canlıya hala 'insan' mı diyeceğiz. Elbet ismi bulunacak.

Dijitalden Analoğa

Lomography Gallery kesinlikle analogcuları analogda tutacak, dijitalcileri ise cezbedecek bir galeri. Galerinin dışında kalmanız mümkün değil. Renkli, bir o kadar sakin ve etkileyici olunca gözünüzü alamıyorsunuz ve bir güç sizi içeri çekiyor.
  • Lomograflar analogdan kopmayanlar kadar yeni tanışanlar için de deneysel bir tarz. Şartı şurtu yok, nasıl çekmek isterseniz öyle çekiyorsunuz.
  • Avusturya'lı iki öğrencinin 1991'de Rus yapımı LC-A kullanımı ile başladı ve kült haline geldi. Kesinlikle çok değerli bir hediye ve eğlenceli bir uğraş haline gelebilir.
  • Sanki senelerdir Spinner kullanıyormuşsunuz gibi halkasından tutup Spinner ile 360 derece bir fotoğrafı çekiveriyorsunuz. Çocuklar cep telefonunu nasıl hemen çözüyorsa bu kameraları da çözmek için çok bir şey yapmak gerekmiyor. Şu hoparlör kafalı Spinner, halkası dışarıda "beni çek" diyor zaten. Gerisini kendisi hallediyor.
  • Analog film çekimi için LomoKino, hareketi yakalamak için Action Sampler, efsanevi Diana dijitalcilerin bile kanına girebilecek kameralar. Bunlardan herhangi birini gördükten sonra merak dürtüyor ve kulaklarınızdan "hadi al dene, çok eğlenceli" sesi gitmiyor.

Festival Ruhu


Bir değil iki değil üç değil sürekli festivaller olmaya başlayınca kalıcı bir festival ruhu çöktü. Harmoniye duyulan özlem, ait olma ve takdir edilme duygusu büyüyor. Bir sürü farklı öğeler bir araya gelebiliyor. Çok canlı baharat renkleri, mesajı olan takılar, geniş motifler, romantik detaylar ve saf beyazlık iç içe.

Hiç yorum yok: